4

1.1K 97 11
                                    

İri bedeni takip ederken, gözlerimi önüme dikmiştim ama gözlerim rahat durmayıp, etrafta dolaşmıştı. Siyah koridorda beyaz toz topakları vardı, çok pisti.

"Nereye gidiyoruz?"

"Odama." Gözlerim irileşirken adımlarımı durdurmuştum. Birkaç adım atıp, bunu fark ettiği an o da benim gibi durmuştu.

"Yürü!"

"Burada konuşalım." Boynunu iki yana oynatıp, yumruğunu sıkarak üzerime yürümüştü.

"Kim sana konuşacağımızı söyledi?" O bana yaklaştıkça ben geri adım atmıştım. Yüz ifadesi öyle korkunçtu ki, hayatımda bu kadar korkunç ama aynı zamanda yakışıklı birini görmemiştim.

"Nereye kaçıyorsun?" Tam yakamı tutacağı an eğilmiş ve ayağımı, dizine geçirmiştim.

"Hassiktir!" Dişlerini sıkarak, sert bir şekilde küfür ettiğinde ona orta parmağımı gösterip, tersi yöne koşmaya başlamıştım. Aşağı kata indiğim an zaten sinirli olan bedenler, benim onlara çarpmam ile daha çok sinirlenmiş, ardımdan küfürler etmişlerdi. Şu an canım daha önemli olduğu için küfürleri duymazdan gelmeyi tercih etmiştim.

Dışarıya, nefes nefese adım attığım an elimi kalbime koyup, sıkışan kalbimi ovmuştum.

"Sahibine söyle, seni bir daha burada görmeyeceğim." Arkamdan gelen ses ile tekrar hızlanıp, arabama atlamış ve direkt gaza basmıştım. Sesinden bile ne kadar öfkeli olduğu belli oluyordu. Beni babanın neden gönderdiğini eve gidince soracaktım. Ana yola çıktığımda gazı biraz hafifletmiş, nefesimi düzene sokmak için yanda duran yarım suyu kafama dikmiştim.

Yakalansaydım oradan leşim çıkardı ama ben nelerden kaçmıştım, ondan kaçması pek zor olmamıştı. Sonunda villanın önünde durduğumda kalbim hala hızlı hızlı atıyordu. Bahçeye girip, iki adım attığım an üzerimde hissettiğim bakışlar ile yutkunmuş ve kafamı üst kata çevirmiştim. Abdullah Baba, elindeki çayıyla direkt bana bakıyordu. Mavi gözleri gecenin karanlığında daha da korkunç görünüyordu.

Oradan kaçmıştım ama asıl celladımdan hiçbir zaman kaçamıyordum. Verilmiş bir söz vardı ve bu sözün karşılığı benim canımdı. Anahtarı çıkarırken açılan kapıdan içeri girmiş, montumu asmıştım.

"Arjen?"

"Herkesi toplayıp, odalarınıza gidin. Bodrumu kilitlemeyi unutma." Bütün çalışanlar bodrum katta kalıyordu. Ağzını açacakken elimle onu durdurmuştum. Abdullah babadan sonra en çok benim lafım geçiyordu. Ne olacağını bildiği için iç çekerek kafasını sallamıştı.

"Anahtarı alttan atarım." Omzumu sıkıp, aşağı kata indiğinde bende yukarı çıkmıştım. Kapıyı tıklatıp, izin çıktıktan sonra içeri adım atmıştım.

Kafamı eğip, beklerken Abdullah babanın sert bakışlarını üstümde hissediyordum. Ayaklanmış, demir bastonunu yere vura vura birkaç adım atmıştı.

"Geç." Keşke buradan da kaçıp, gitme cesaretim olsaydı.

KAFES -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin