9

943 91 25
                                    

Akşam yemeğinde Abdullah babanın ailesi ile beraber bende sofraya otururdum. Beni hem aileden sayar hemde ona duymam gereken minneti her saniye hatırlatırdı. Kolumdaki saate bakıp, daha vakit olduğunu görünce önümdeki yemeği çatal ile karıştırmaya devam etmiştim.

"Neden yemiyorsun?" Bakışlarımı tabaktan çekip, Abdullah babanın ortanca kızı İdil'e bakmıştım. Çocukluğumdan beri en çok ezerdi beni. Lafları biz büyüdükçe yok olsa bile bakışları hala aynıydı.

"İştahım yok."

"Dün neden şirkete gelmedin?"

"İşim uzadı." Elimdeki çatalı masaya bırakmış ve ayaklanmıştım. Abdullah baba elini sertçe masaya vurduğunda ben hariç herkes yerinde zıplamıştı, o elin bir sonraki hedefi ben olacağım içim şaşırmayı sonraya bırakmıştım.

"Otur."

"Abdullah baba, işlerim var. Size afiyet olsun." Bir şey demesini beklemeden yemek odasından çıkmıştım. Direkt odama geçip, üstümdeki gömleği çıkarmış ve aynanın karşına geçmiştim. Vücudumda kalan izler öyle çirkin duruyordu ki, kendimden tiksinmiştim. Bir insanın karşısında çıplak kalma hayali bile ürkütüyordu beni.

Aynı gömleğin temizini giymiş ve saçlarımı düzelttikten sonra evden çıkmıştım. Kameralı yaka düğmesini kontrol etmiştim. Düzgün durması gerekiyordu.

Neden gittiğimi bile bilmiyordum ama içimde anlamsız bir heyecan vardı. Anca yarım saat süren yol sanki bana saatler geçmiş gibi geliyordu. Arabayı park yerine park etmiş ve her zaman yanımda olan parfümden bir iki fıs sıkmıştım.

İndiğim an yüzüme çarpan soğuk havaya inat adımlarım hızlıydı. Sanki herkes bana bakıyor gibi hissediyordum ancak etrafta tek tük insan vardı, onların odaklarıda asla ben değildim.

Mekanın girişine az kala sanki beynim birden çalışmaya başlamıştı. Onun lafı ile işim olmamasına rağmen buraya gelmiştim. Anlık farkındalık ile geri dönmem gerektiğini anlamıştım. Arkamı döndüğüm an adımlarım daha yavaştı.

"Fare?" Onun sesini duyduğum an hızlanan kalbim ile kendime lanet ederken yavaşça ondan tarafa dönmüştüm. Kafasını yan yatırmış halde beni süzüyordu.

"Kaçmak sende huy mu?" Kafamı olumsuz anlamda salladığımda kıkırdamış ve birkaç büyük adımda yanıma gelmişti. Bileğimi kavrayıp beni mekanın arka tarafına doğru çekiştirirken bileğimi geri çekmiştim.

"Mekana gitmeyecek miyiz?"

"Seni özel bir yere götüreceğim."

KAFES -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin