15

708 65 10
                                    

Çakır'ın dokunuşları, uyandığımda ki sıcaklığı aklımdan bir saniye olsun gitmezken cebimden çıkardığım anahtar ile kapıyı açmış, eve girmiştim.

Yıllardır bu evde yaşıyordum, asla kapıyı çalmazdım. Ayda teyze buna kızsa bile bu huyumu değiştirme gereği duymamıştım. Benim gibi sıradan insanların hizmetine koşmalarına gerek yoktu.

"Arjen, sen mi geldin?" Üst kattan gelen ses ile görmeyeceğini bilsem bile kafamı sallamıştım. Birkaç saniye sonra merdivenin üstünden bir çift gözün beni incelediğini hissedince kafamı yavaşca kaldırmıştım.

"Selamın aleyküm." Ayda teyze tebessüm ederek selamımı alırken geri işine dönmüştü. Yavaş adımlarla üst kata çıktığımda bütün çalışanların burada olduğunu görmüştüm.

"Hayırdır?"

"Sorma oğlum. Akşama yemek verecekmiş Abdullah baba yeni haber verdi." Yanda duran elmayı alıp, kalçamı duvara yaslayarak büyük bir ısırık almıştım.

"Kim geliyormuş?"

"İdil hanımın konuştuğu biri varmış, onu davet etmişler." Kafamı olumlu anlamda sallayıp, elimdeki elmayı yemeğe devam etmiştim. İdil üç ayda bir eve yeni birini getirirdi ve Abdullah baba her seferinde tanışmak için can atardı.

"Benlik bir şey yok-"

"Perdeyi asmama yardım eder misin?" Elindeki yeni yıkanmış perde ile cebelleşen Serpil'in sesi ile yana dönmüştüm. Utangaç bir şekilde gülümserken perdeyi öne doğru uzatmıştı.

"Yormasana kızım Arjen'i."

"Anne yaa."

"Hallederim Ayda teyze." Uyumama rağmen çok yorgun hissetsem bile Serpil'in elindeki perdeyi almış ve uzanarak takmaya başlamıştım. Bir an önce bitmesini ve buradan gitmeyi istediğim için acele ediyordum. Bu evin hiçbir yerini sevmezdim ancak en çok canımı bu salonda yakmışlardı. Buraya karşı ayrı bir nefretim vardı.Son düğmeyi de taktıktan sonra nemlenen elimi pantolonuma sürmüştüm.

"Hiç merdivene çıkmadan taktın." Serpil hayran hayran beni incelerken Ayda teyze boğazını temizlemişti.

"Odamdayım ben, yemeğe kalmayacağım." Biraz uzandıktan sonra Çakır'ın yanına gidecektim. Uzandığım sürenin kısa sürmesini temenni ediyordum, onunla vakit geçirmek bana iyi geliyordu.

"Kalacaksın." Abdullah baba merdivenlerden inerken bastonunu yere sert sert vurmuştu.

"Abdu-" elini havaya kaldırıp, lafları ağzıma tıkmıştı.

"Kalacaksın dediysem kalacaksın Arjen." Yüksek tondaki sesi ile ilk kez ondan korkmamıştım.

"İşlerim var."

"Hiçbir işin benim kızımdan önemli değil." Bu sefer bağırdığında herkes başını eğmişti, ben hariç. Başım dik bir şekilde bana doğru yürüyen bedene bakmayı sürdürmüştüm. Birkaç saniye sonra tam önümde durmuş, tüm heybeti ile burnundan soluyarak yüzüme dikmişti buz mavisi bakışlarını. Çakır'ın mavileri ile hem çok benzerdi hemde çok farklı.

"Bana itiraz etmeyeceksin demedim mi?"

"Dedin Abdullah baba."

"O zaman dinle sözümü." Kaldırdığı demir bastonu bacağımın yan tarafına vururken dişlerimi sıkmıştım. Onun en büyük özelliği hep vurduğu yeri bulmasıydı. Zaten ezik olan yer sızlarken boğazımı temizlemiştim.

"Müsadenle." Bir şey demesine izin vermeden kendimi zorlayarak aşağı inmiştim. Cebimden telefonu çıkarıp, dün kaydettiğim numaraya mesaj atacakken ondan aynı saniye bildirim gelmişti.

Çakır: Akşam rahat giyin, güzel bir yere gideceğiz. Sekizden önce mekanın önünde ol.

Ben ona gelemeyeceğimi söyleyecekken onun yazması ile vazgeçmiştim. Ne olursa olsun onunla buluşmaya gidecektim.

KAFES -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin