5

1.2K 117 25
                                    

Okunma o kadar az ki yorum zaten hiç yok, hevesim kaçtı...

"Yakalanmışsın." Parmakları ile demir bastonunun üzerinde ritim tutarken yerimde dikleşmiştim.

"Baba."

"Kes sesini." Bastonu sertçe yere vurmuş ardından ayaklanmıştı. Geri geri yürüsem bile kaçacak yerim olmadığını biliyordum.

"Seni yeterince iyi yetiştiremedim." Attığı her adımda kalbim korku ile hızlanıyordu. Abdullah babanın siniri, belki de bu dünyadaki en korkunç şeydi benim için. Gözü asla bir şey görmezdi.

"Boşa mı besledim seni?" Son adımı atıp, önümde durduğunda kafamı yere eğmiştim. O ise üstündeki gömleğin kollarını yukarı doğru katlamak ile uğraşıyordu.

"Beceriksiz." Yanağıma sert bir tokat attığında yumruğumu sıkmıştım. Elbette karşılık verecek gücüm vardı, ona karşı geldiğim an ise yerde cesedimi bulurlardı. Tek bir sözü ile birinin nefesini kesecek çok adamı vardı.

"Bir işi de düzgün hallet." Elinin hedefi bu sefer kemeri olmuştu. Kemerini çözüp, ikiye katladığında gözlerimi kapatmıştım. Önce sesi sonra acısı geldiğinde bağırmamak için kendimi sıkmıştım.

Eşek derisiydi Abdullah babanın kemeri. İzi ve acısı günlerce geçmez, yarası ise kapanmazdı. Bütün vücudum ile tatmıştım bu acıyı, yine de alışamamıştım,

"Seni o çöplükten başıma yük oldum diye mi aldım?" Gür sesi ile bağırırken kafamı olumsuz anlamda sallamıştım.

"Özür dilerim Abdullah ba-" kemeri tekrar aynı yere vurduğunda sözüm ile beraber nefesimde kesilmişti.

"Arkanı dön." Onun dediğini ikiletmeyerek arkamı dönmüştüm. Eşek derisi kemer her tenimle buluştuğunda gözlerimin dolmasına engel olmak için kendimi sıkıyordum. Sırtıma ve bacaklarıma ardı ardına geçirdiği darbeler ile titrerken son ve en sert darbesini vurmuştu. Dizlerimin üzerine düştüğümde demir bastonu yere vura vura geri yerine geçmişti.Zar zor nefesimi düzene sokup, ayağa kalktığımda purosunu yakmıştı.

Birkaç adımda yanına gitmiş ve uzattığı elini öperek alnıma koymuştum.

"Hayırlı akşamlar baba." Eliyle çık işareti yaptığında odadan çıkmıştım. Odadan çıktığım an sıkılı yumruklarımı gevşetmiş, sırtıma büyük ihtimalle kanadığı için yapışan gömleğin yakalarını açmıştım.

Attığım her adımda canım o kadar çok yanıyordu ki bağırarak ağlamak istiyordum. Merdivenleri yavaş bir şekilde inmiş, bodrumun kilitli kapısının önünde durmuştum.

Alnımı duvara yaslayıp, nefesimi düzene sokmaya çalışmıştım. Demir kapının açılma sesi geldiğinde ise alnımı duvardan çekmiş, gelene bakmıştım. Ayda teyzenin yeğeni, Serpil üzgün suratı ile bana bakarken tebessüm etmiştim.Serpil'in bende gönlü vardı, bunu biliyordum ancak evlenecek biri değildim.

"İyiyim, korkma." Çenesi ben konuşunca daha çok titremiş, elindeki ilk yardım çantasını sıkı sıkı tutmuştu.

"Pansuman yapalım." Elimin tersi ile aya benzeyen beyaz yanağını okşamıştım.

"İyiyim gülüm, hadi hayırlı geceler." Onu arkamda bıraktığım an hıçkırık sesi kulağıma gelmişti, dönüp geri bakmamıştım. Kendimle beraber başkasını yakmak gibi bir düşüncem yoktu.

KAFES -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin