20

405 53 3
                                    

Abdullah babanın odasının ışığı söndüğünde bende sessiz ve dikkatli bir şekilde evden çıkmıştım. Korumaların Abdullah babadan sonra en çok saygı duydukları kişi bendim, görseler bile söylemeyeceklerini biliyordum.

Yine de kimseye gözükmeden evden çıktığımda rahat bir nefes almıştım. Ben kapının önüne çıktığım an yanan farlar ile Çakır'ın arabasına doğru yürümüştüm.

Arabaya bindiğim an bedenimi kendine çekmiş, kollarını sıkı sıkı bana sarmıştı. Ağzımdan kaçan inleme ile geri çekilirken arabanın iç ışığını yakmıştı. Gözleri yüzümde turlarken kaşları da yavaş yavaş çatılmıştı.

"Sen."

"İyiyim, korkulacak bir şey yok." Elini sıkıp, tebessüm ettiğimde parmağını hafif bir şekilde moraran elmacık kemiğimde gezdirmişti.

"Kapatmayı becerememişsin. Kim yaptı bunu?"

"Düştüm."

"Arjen!"

"Bunları konuşmak istemiyorum. Sakin bir yere sürer misin?" Oflayarak arabayı çalıştırmış, sürerkende sürekli beni kontrol etmişti. Yarım saatin sonunda tepe bir yere arabayı park ettiğinde kemerimi açmış ve ona dönmüştüm.

"Kucağına gelebilir miyim?" Kaşları şaşkınlıkla havaya kalkarken kucağına vurmuştu. Dar alan biraz zorlasa bile kucağına yerleştiğimde koltuğunu arkaya doğru çekmişti.

"Kaç gündür sana ulaşamayınca aklımı kaybediyordum, evine gelecektim."

"O zaman cidden öldürür beni." Alnımı omzuna yaslayarak, fısıltı halinde konuşmuştum.

"Kim böyle yaktı canını?" Parmakları ile sırtımda daireler çizerken gözlerimi kapatmıştım. Dokunduğu her yerde mutlaka bir iz vardı ve canım yanıyordu.

"Alıştım artık."

"Arjen, beni izlemen için gönderen adam mı yaptı bunları?" Anlık gelen cesaret ile dudaklarımı şah damarının üstüne bastırmıştım.

"Biliyor musun, o gün öyle güzel vakit geçirdim ki bundan daha çok dayak yesem bile umrumda olmazdı." Sırtımdaki elini yumruk yaptığını hissettiğimde biraz daha ağırlığımı üstüne vermiş ve öptüğüm yere dilimi sürtmüştüm.

"Öldüreceğim onu."

"Hayır, yapmayacaksın." Parmaklarımı saçlarına geçirip, dudaklarımı ve dilimi boynunun her yerinde gezdirmeye başlamıştım. Rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdansa bile durmamıştım.

"Çakır." Kulağına nefesimi vererek konuşmuştum.

"Siktir." Dişlerini sıkarak fısıldadığında geri çekilip, alnımı alnına dayamıştım.

"Bana her şeyi unutturur musun?"

"Her şeyi mi?" Alt dudağına ıslak bir öpücük kondurup, dişlerim ile sıkıştırmıştım.

"Her şeyi unuttur, kendimi bile."

KAFES -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin