16

692 72 10
                                    

Akşam bana göre çok yavaş geçerken evdeki karmaşa bir an olsun durmamıştı. Ferda teyze yaptığı her şeyi yemek odasına taşımış, her zamanki gibi özenerek masa kurmuştu. Bense arada onları kontrol etmek dışında odamdan çıkmamıştım.

Yavaşça duş almış, odamda bulduğum el kremini yüzüme sürmüştüm. Üstüme rahat ama basit durmayan bir şeyler geçirdikten sonra nemli saçlarımı kurutmadan dağıtmış ve aynada son kez kendime bakmıştım, fena durmuyordum. Abdullah babanın misafirlerinin geldiğini belli eden yüksek zil sesi ile yüzüm buruşurken kendimi yeni topladığım yatağa atmıştım.

Hiçbir zaman uyumsuz ya da dik başlı biri olmamıştım. Bunun Abdullah babanın beni yetiştirme tarzından kaynaklandığını sanmıyordum. O bu baskıyı yapmadan öncede ben tam olarak böyle bir insandım. Çoğu şeyden korkardım. Karşı çıkarsam Abdullah babayı sinirlendirmekten korkardım ancak şimdi, sanki içimde bir yer beni zorluyordu ve ben ilk kez içimdeki sesi dinleyerek arka kapıdan çıkmıştım.

Kalbim hızlı hızlı atarken arabaya binip, giderek ezberlediğim yolu geçmiştim. Ona giderken sanki zaman daha da yavaşlıyordu. Bense onunla yavaşlamasını istediğimi yeni fark ediyordum.

Yağmur hızlandıkça bende gaza basmış ve sonunda mekanın önünde durmuştum. Kapının önünde sigara içen beden beni görünce sigarasını atmış ve cebinden çıkardığı bir şeyi de ağzına atmıştı. Ağız hareketinden sakız olduğunu anlarken cama tıklatmıştı.

"Benim arabamla gidelim." Kafamı olumsuz anlamda sallamış ve içeriyi işaret etmiştim.

"Atla." Dudakları yukarı kıvrılırken bekletmeden arabaya binmişti. Parfümü ile karışan sigara kokusunu çaktırmadan içime çekmiş ve gaza basmıştım.

"Nereye gidiyoruz?" Çenesiyle ileriyi işaret etmişti. Yol boyunca sessizce ilerlerken toprak yola girecekken yavaşlamıştım.

"Doğru yolda mıyız?"

"Yanlış yolda olsak bile beraberiz." Yandan ona baktığımda dudaklarından ufacık bir tebessüm asılı kalmış halde bana bakıyordu. Yanaklarımın ısındığını hissettiğim an camı açmış ve çoktan toprak yola girmiştim. Belki onun için söylemesi kolay olan kelimeler ilk kez bana cesaret veriyordu.

Yarım saat yol çıktıktan sonra arabayı park etmemi söylemişti. Dağ başında ve uçurumun hemen dibinde arabayı park etmiştim.

"Ne yapacağız burada?" Yan dönüp, kafasını koyun kısmına yaslayarak bana bakmaya başlamıştı.

"Ben seni izleyeceğim, sen ne yapmak istersin?" Elimi farkında olmadan hızlanan kalbimin üzerine koyduğumda dudaklarından bir kıkırtı dökülmüştü. Sanki o kıkırtı benim için son nokta olmuş gibi kemerimi açmış ve ona doğru uzanarak dudaklarımı ıslak dudaklarının üstüne bastırmıştım. Birkaç saniye geçmeden dövüşmekten sertleşen avuç içi belimi bulmuştu.

Dudaklarımız hareket ederken içimdeki ağlama ve gülme isteğini bastırmak için kendimi sıkmıştım. Garip hissediyordum ve hayatımda, garip hissetmek hiç bu kadar hoşuma gitmemişti.

KAFES -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin