Kuzey Doğu Vandol EğitimhanesiEris gibi birçok soylu ailenin veliaht çocukları kışlaya getirilmişti. Üzerlerinde sadece bir miktar para ve kimlikleri vardı. Yanlarına hiçbir şey almalarına izin verilmeden devasa bir sıraya sokulmuşlardı. Korkunç bir kalabalık ile birlikte ne yapacağını bilemeyen genç bir neslin şaşkınlığı vardı. Hiçbiri ne yapacağını bilmemesine rağmen nereye gönderileceklerini biliyorlardı çünkü.
Eris, elindeki kimliğini çevirirken, yanından geçmek isteyen, biri sertçe omzuna çarptı.
"Özür dilerim."
Kendisiyle yaşıt gibi duran bir adam mahçup bir ifade ile özür dileyin eğildiğinde o da eğilerek karşılık verdi.
"Hiç önemli değil. Ben Eris." diyerek ailesinin ününü arkada bırakarak sadece kendi ismini tanıttı.
"Ben de Gerli." diyen sarışın çocuk genişçe gülümsedi. Yüzündeki ifadeden bir arkadaş bulduğu için rahatladığı oldukça belliydi. O da diğerleri gibi şaşkın ve cahildi. Ne için burada olduğundan ziyade ne yapabileceğini düşünüp duruyordu.
"Gergin misin?" dediğinde Eris gözlerini uzun kuyrukta, tedirgin insanlarda gezdirdi.
"Sanırım herkes oldukça gergin." diyerek tekrardan önündeki çocuğun açık kahve gözlerine baktı.
"Sen gergin misin?"
Gerli, gözlerini kaçırdı.
"Babam, toprağa hükmedeceğimden bahsetti. " dedikten sonra ellerine baktı. "Ama bunun mümkün olabileceğini hiç sanmıyorum." Açık kahve gözleri tekrardan Eris'e çevirdiğinde genç adamın da kendisi gibi bir düşüncede olduğunu hemencecik anlamıştı. "Peki ya sen?"
Eris, kaşlarını çattı. Siyah saçları esen soğuk bir rüzgar ile dağılırken gözlerini kısmıştı.
"Ben de bir büyücüyüm ama bana neyi yönetebileceğimi söylemediler. Sanırım onlar da bilmiyordu." dediği esnada sıra biraz daha ileriye kaydı."Bilmiyorlar mıy-"
Gerli'nin sözü merdivenin et tepesinden sura tırmanmış bir adamın bağırışıyla kesilmişti.
"Vandol Eğitimhanesi'ne hoş geldiniz!"
Sesi kısık olmasına rağmen çokça kuvvetli bir şekilde bağıran adam tüm gençlerin dikkatini üzerine toplamayı başarmıştı.
"Unutmayın. Siz bir sonraki seferin yolcularısın. Bir sonraki sefer altı ay sonra başlayacak!"
Adamın bağırarak anlattıklarını dinleyen Eris gergince yumruklarını sıkmış ve kendini bu duruma alıştırmaya çalışmıştı. O artık süslü malikanelerinin küçük veliahtı değildi. İmparatorun bir askeriydi. Artık hayatını çok daha zor ve çok daha anlamlı bir şekilde yaşayacaktı. Yaşamak zorundaydı."Bu yüzden size verilen bütün emirleri zorluk çıkarmadan yerine getirin.Bu sayede belki de İmparator Zeord'un huzuruna bile çıkabilirsiniz!"
Adamın sözlerinden etkilenen bir grup genç heyecanla tezahürat yaptılar. Eris dönüp bu gruba baktığında derince bir nefes aldı. Sanırım bunlar savaşçı olanlardı."İmparatorun oğlu bu savaşta ölmüş."
"Evet. Veliahtı öldüğüne göre bir sonraki imparator kim olacak?"
"İmparatorun oğlu yıllarca eğitim almıştı. Biz altı aylık bir eğitim ile savaşa gideceğiz."
Eris, istemeden kendisini konuşulanları dinlerken buldu. Sanırım bunlar bilmesi gereken konulardı.
"Biz şuna altı aylık bir ömrümüz kaldı, diyelim."
İşte bu cümle herkesin sesini kesmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...