Önüne konan yemeği itina ile inceledi Lidena. Ne olursa olsun, Krallar her zaman güzel beslenirdi. Bıçağını büyük etin üzerinde gezdirdi, gezdirdi ve gezdirdi. Koskoca masada yiyecek bir şey göremedi. Oysa küçücük bir kasabada saçma sapan sebzeler ile karnını doyurabiliyorken.
"Özel olarak yediğiniz bir şey var mı? Sanki yemeklerimiz size hoş gelmedi." diyen Kral Vuarl ile Lidena çatal bıçağı masaya bıraktı.
"Önümden birden fazla çeşit yemek konulduğunda iştahım kaçıyor." diyen genç kız geriye yaslandı ve kapının ağzında nöbet tutan muhafızlara baktı. "İçkiniz var mı?" dedi Lidena. "Son zamanlar da karnımı içkiyle doyuruyorum."
Kral Vuarl elini salladı. Hizmetliler hızla yemekleri toplarken içki için özel meyveler kesildi, tuzu az peynirler konuldu.
"Neden bizi seçtiniz?" dedi genç kral. "Diğer krallıklara uğrasaydınız mutlaka haberi kulaklarımıza gelirdi." dediğinde Lidena hizmetlinin içkisini doldurmasını izledi. Kral ise geç gelen cevabın merağı yüzünden yerinde ter döküyordu.
"Yalnız kalmaktan çekiniyor musunuz?" dedi Lidena en sonunda.
"Hayır, tabii. Siz gidebilirsiniz. " diyerek muhafızları ve hizmetlileri dışarı yolladı Kral Vuarl.
Lidena içkisinden bir yudum aldı ve derince bir nefes çekti.
"Bazı şifacılar ilk önce ölüme en uzak hastaları kurtarırlar." dedi gözlerini kapatarak. "Yaşama ihtimali yüksek olanlar kesinlikle kurtulsun diye." Gözlerini araladı ve kırmızı sıvıya baktı. "Ben ölüme en yakın olanlardan başlamak istiyorum." dedi adama dönerek. "Ben gelene kadar ölmesin diye. "
"Öleceğimizi..."
"Öleceksiniz."
Kral kesilen sözü ile genç kadına baktı.
"Zeord'un arkasında gördüğüm herkes gibi." dedi Lidena. "Öleceksiniz."
"Bizi tehdit etmek için mi geldiniz?" dedi Kral Vuarl yumruklarını sıkarak. Asla endişesini belli etmek istemiyordu.
"Hayır. Haber vermeye geldim. Ateş düştüğü yeri yakar. Nerede durmak isterseniz orada durabilirsiniz." dedi açıkça. "Benim ateşim tamda Zeord'un üstünde. Orada bulunduğunuz için bana kin güdemezsiniz."
Kral Vuarl iki gücün arasında kapana kısılmış gibi hissetti.
"Tabii oradan çıkarsanız size vereceklerim de var." dedi Lidena. "Beni başındaki ucuz adamla kıyaslama." dedi sanki düşüncelerini duymuş gibi. "Ben bir aynayım." diyerek itiraf etti. "Bana ne yapılırsa aynısını kendime katarım."
Bacak bacak üstüne attı ve kadehini masaya bıraktı. Belindeki kılıcı çıkartıp masanın üzerinden genç krala fırlattı. Kral Vuarl hızla kılıcı tuttu.
"Halkına hükmetmeyi öğreteceğim." dedikten sonra gözlerini adama dikti. "Halkına güçlerini geri vereceğim. Muhafızlarına 5 kadim dövüş sanatından birini öğreteceğim ama asla ismini söylemeyeceğim. Gücünü ve kudretini sana geri vereceğim." diyerek ayağa kalktı. "Hak ettiklerini almana izin vereceğim."
Elini bileğinin koluna attı ve küçük bıçaklardan birini çıkartıp işaret parmağına batırdı. Parmağından sızan kan ile genç kralın heyecanlı gözlerine baktı.
"Öğrettiğim şeyler ile bana baş kaldırmak istersen mahvolursun." diyerek parmağını kırmızı içki dolu kadehe batırdı ve iyice karıştırıp kanını içine dağıttı. "Çünkü beni ancak ben öldürebilirim." demiş ve bardağın içerisine, üstünde ismi yazan, ufak bıçağını atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidena
FantasyEski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa gönde...