3. TUZLUK

119 80 14
                                    

SERA ÇİÇEĞİ 3. BÖLÜM


TUZLUK


Sabah kahvaltısı olarak kendime yalnızca kahve yapmıştım. Kahvemi komodinin üzerine koyup yatağa oturdum ve tuzluğu elime alıp incelemeye başladım. Dört numaralı kısma baktım ve kocaman harflerle yazdığı isminde parmak uçlarımı gezindirdim. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Saçları, gözleri ve çocuksu tavırları gelmişti gözümün önüne. Yüzümdeki gülümseme büyürken tuzluğu dört bir yana açarak yazdığı bütün kelimeleri okudum. Her bir kelimede gülümsemem yüzümden siliniyor ve kaşlarım çatılıyordu.

AYLA.

Necip

Aptal (D)

Salak (Ç)

225 numaralı oda.

26.12.2016

Mavi

Ben ve kardeşim

Bunlar da neyin nesiydi? Kâğıdı tamamen açıp baktığımda ise küçük karalamalar olduğunu gördüm. Sağ tarafta çok da başarılı olmayan ancak baktığında bunun bir çift göz olduğunu anlayabileceğin bir çizim vardı. Başka tarafta bir ağaç ve altında zar zor seçilen bir kız vardı. Bunun bir kız olduğunu uzun saçlarından anlamıştım. Gövdesinden çok uzun saçlar dikkat çekiyordu.

Bu karalamayı gördüğümde aklıma Ayla geldi. Onu ilk gördüğüm an tam da bu çizimdeki gibiydi. Bir ağacın altına oturmuştu, saçları upuzun yerlere sürünüyordu. Olur ya belki de kendini çizmişti. 

Kâğıdın öbür kısımlarını incelediğimde bir kapı resmi çizdiğini gördüm. Kapının üstünde 225 yazıyordu. Ancak üstüne çok keskin çizgilerle bir X yapmıştı.

Bunların hiçbirine bir anlam verememiştim. Tuzluğu eski haline getirip telefonumu elime aldım. Gökhan'a bir mesaj attım.

"Babamın yanına gidiyorum, oradan da yanına geleceğim."

Telefonu cebime sokup ceketimi giydiğimde telefon titremeye başladı. Gökhan'dan mesaj gelmişti.

"Önce bana uğra, önemli."

Gökhan'ı arayıp telefonu kulağıma götürdüm. "Alo?"

"Efnan, acil bize gel, hadi kardeşim."

"Bir sorun mu var?" dediğimde, "Sen dediğimi yap." diyerek yüzüme kapattı. Evden çıkıp Serçe'ye bindim ve hızla Gökhan'ın evine sürdüm. Arabayı aynı hızla park edip indim ve zili çaldım.

Ellerimi kapının pervazına dayamış kapıyı açmalarını bekliyordum.

"Hah, hoş geldin Efnan. Hadi çabuk içeri geç."

"Ne oluyor ya?" diyerek ayakkabılarımı çıkardım ve salona geçtim.

"Hadi sofraya geç otur, seni beklerken açlıktan bayılacaktım."

Gökhan'a ters ters bakıp, "Acil dediğin bu muydu?" dedim sofraya otururken.

Gökçe, "Sen kahvaltı etmemişsindir diye düşündük. Kahvaltıya gel desek gelmezdin." diyerek hınzırca güldü.

Gözlerimi devirip, "Serçe'yle ne biçim basıp geldim haberin var mı senin, ciğerleri yoruldu arabanın."

"Oğlum o arabayı bırak lan." diyerek ağzına bir salam attı Gökhan. "Koşsam ben o arabadan daha hızlı giderim." ağzına haşlanmış yumurta atıp, "Ama gene helal olsun, seni buraya yirmi dakikada getirdi." dedi.

SERA ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin