"Bir gün gelecek, özgür olacağız." dedim ona dikkatle bakarken. "Duydun mu beni Sera Çiçeği'm, bir gün gelecek biz seninle sarılacağız."
Ülkesini her defasında onurlandıran bir boksördü Efnan, şampiyondu. Ancak kimsenin göremediği, kalbinde dağ gib...
Yukarıdaki şarkıyı açmayı unutmayın. Bu şarkının bütün herkesi anlattığını düşünüyorum. Bütün bu dünyayı. Bu yüzden kendinizden bir parça bulacağınıza eminim. İyi okumalar...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
SERA ÇİÇEĞİ 6. BÖLÜM
İHANETİN BEDELİ
"Yemekler nasıl olmuş?"
Şeref beklentiyle bana bakarken bir yudum su içtim. Önümdeki pişmemiş tavuğa bakarken, suratımı ekşitmemeye çalışarak, "Güzel olmuş." dedim. "Ellerine sağlık."
Rahatlamış bir ifadeyle, "Her şeyi senin için özenle hazırladım, inanır mısın dört saat boyunca uğraştım." dedi.
Tavuğun içindeki kanlara bakarak gülümsedim. "Uğraştığına değmiş, çok lezzetli olmuş her şey."
"Afiyet olsun, tatlım." diyerek gülümsedi. "Ee, bahsetsene, ne zaman gidiyorsun Yunanistan'a, antrenmanlar nasıl gidiyor?"
"Yarın gidiyorum," dedim çatalımı masaya bırakıp.
Kaşlarını kaldırarak, "O kadar erken mi?" deyip dudaklarını büzdü. "Ben seni çok özlerim ama ya!"
İhanet etmiyorum... İhanet etmiyorum... Ayla'ya bir yanlış yapmıyorum... İhanet... Etmiyorum...
"Maçtan hemen sonra döneceğim zaten. Temelli orada kalacak değilim ya."
Dudaklarımı yalayıp masadaki peçeteye uzandım. Peçeteyi alıp geri çekilecekken ellerimi tuttu.
İhanet etmiyorum... İhanet etmiyorum...
"Ben de gelsem seninle?" dedi cilveli bir edayla. "Hem sana tezahürat da yaparım."
"Bakımevindeki hastaların sana ihtiyacı var," Bir yandan bir umutla hâlâ açığını arıyordum bir yandan da onu ikna etmeye çalışıyordum. "Sensiz devran dönmez, biliyorsun." İkna edecek bir şey daha söyle oğlum Efnan! İkna et, ikna et, ikna et! "Hem o kadar erkeğin içine..." Yapabilirsin oğlum Efnan! "Seni sokamam ki." ihanet etmiyorum... "Ben kıskanç bir adamım." Neredeyse kusmak üzereydim!
Yerinden kalkarak yanıma geldi ve üzerime eğildi. "Hmm... Öyle mi diyorsun?" Dudaklarını yalayarak bana doğru eğildiğinde kasılarak nefesimi tuttum. "Ben bu kıskanç adamı çok seviyorum."
Yutkunup yüzüne bakarak gülümsemeye çalıştığımda kucağıma oturdu. Kucağımda hafifçe kıpırdanmaya başlamıştı. Bir daha Ayla'nın yüzüne bakamayacaktım...
"Seninle bugün bence bir şeyler yapmalıyız, tatlım."
"Ne gibi..." genzimi temizledim gerginlikle. "Ne gibi şeyler?"
Dudaklarıma yaklaşıp elini boynumda gezdirirken, "Bu gibi şeyler." diyerek fısıldadı ve dudaklarımı öpmeye başladı. Ona karşılık vermediğimi görünce geri çekilip gözlerimin içine baktı.
