5. ESARETTEN SONRA

99 66 48
                                    

Bu hikâyeyi birilerinin okuduğunu görmek, birilerinin oy ve yorum attığını görmek beni çok mutlu ediyor. :')) İyi okumalar dilerim, oy ve yorum atmayı unutmayınn! :'))

Bu bölümü kitabı okuyup oy ve yorumunu esirgemeyen @delideniz_'e ithaf ediyorum. Bu bölüm senindir. 


SERA ÇİÇEĞİ 5. BÖLÜM 

ESARETTEN SONRA

Yumruklarımı sıkmış ona bakıyordum. Sertçe yutkunup dudaklarımı aralamaya çalıştım. Ancak tek bir kelime çıkmadı ağzımdan. Bu noktaya kadar nasıl gelebilmişti, nasıl bu kadar zengin olmayı başarabilmişti, öyle ki bu holdingin sahibiydi. O mahalleden nasıl çıkabilmişti... Aklımda o kadar soru vardı ki! Hepsini sormak istiyordum ancak hiçbir şey söyleyemiyordum. Ellerimin suratına sertçe indiği bu adam, karşımda holding sahibi Sabri Canyurt'tu, öyle mi?

İstemsizce kahkaha atarken, "Sen de beni tanıdın değil mi, Efnan Saygıner?" diye koltuğunda yayılarak konuştuğunda kahkaham büyümüştü.

"Evet, evet!" dedim öksürerek. "Tanıdım, şerefsiz!"

"Bebeğim, sen gerçekten akıllanmayacaksın." diye pişkince sırıtırken Gökhan ona atılıp bir yumruk atmaya yeltendi.

"Lan senin amına koyarım!"

Onu omzundan yakalayıp geri çektiğimde ciddileşerek ona döndüm.

"İtini biraz sustur da seninle iki kelam edelim canımın içi."

Ters ters ona bakıp, "Sokarım canının içine." dedim. "Ben bunları konuşmaya gelmedim buraya. Zaten bu odaya da senin sen olduğunu bilerek girmedim. Bilseydim girmezdim, senin o götüme benzeyen suratını görüp de ne yapacağım? Ben sana bambaşka şeylerden bahsedecekken karşılaştığım manzara karşısında kendime hâkim olamadım sadece o kadar. Ancak korkma benden, o günkü gibi ağzını burnunu kırmayacağım."

"Sen de benden korkma, Efnan Saygıner, herkesin hayran olduğu milli boksörümüz, bir tanecik şampiyonumuz..."

"Bebeğim," diyerek sözünü kestim. "Bana bilmediğim şeylerden bahset."

Genzini temizleyip, "Sen de benden korkma." diye yineledi. "O günkü gibi varını yoğunu almayacağım senden. Sonra minik bir çocuk gibi ağlıyorsun, dayanamam ben sana."

"O senin yaptığına hırsızlık derler. Sen alçak bir hırsızsın. Başka bir şey değilsin. İnsanların umutlarını, hayallerini, alın terlerini çalıyorsun, bundan zevk duyuyorsun. Onursuz, gurursuz herifin tekisin. O kadar sene geçti üstünden, hâlâ akıllanmış değilsin. Bu seni seven, sayan insanlara para verip mi seni sevmelerini sağlıyorsun ne yapıyorsun bilmiyorum. Bu kadar insanın seni sevmesi için ya geçmişini öğrenmemiş olmaları ya da aptal olmaları gerek." odanın içine göz gezdirdim. "Bu holdingi de çaldıklarınla mı kurdun acaba onu çok merak ediyorum."

"Ah Efnan... Efnan... Ne dediğini hiç anlamadım, ninni gibi geldi inan ki! Neredeyse uyuyacağım."

"Bu dünyada en korkusuz kişi kimdir biliyor musun?" dedi Gökhan. Sabri kafasını yalancı bir merakla salladığında devam etti. "Utanmayı bilmeyen kişilerdir. Utanmak vicdanlı ve ahlaklı olmaktan geçer. Bu dünyada hiç utanmamış ve utanmayacak kişiler öyle korkusuzdur ki, ölümün dahi kendilerini yakalayamayacağını düşünürler. Çünkü biraz utansa anlarlar," dudaklarını ısırdı ve bakışlarını indirdi. "Yaptıklarından utanıp af dilerler, bir borçla göçmezler bu dünyadan." derin bir nefes alarak yeniden Sabri'ye baktı. "O gün, o mahallede bıraktığımız çocuk korkuyla kaçarken, şimdi ise kibriyle karşımızda oturuyor. Büyüyünce insanlar küçülürmüş sahiden. Sana baktığımda, başarılı bir iş insanı değil küçüldükçe küçülen bir kendini bilmez görüyorum."

SERA ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now