Bölüm 7 - Günbatımı

1.8K 98 30
                                    

Tepedeki kahve tarzı yere ulaştıkları zaman içeri girdiler. Havalar soğumaya başlıyordu ve içeri girdiklerinde ısındıklarını hissettiler.

Cam kenarı olan köşeye oturdular.

"Birazdan güneş batacak. Buradan günbatımını izleyebiliriz."

"Dışarıdaki masalara otursak olmaz mı?"

"Üşürsün diye içeri geçmiştim. Üşümezsen olur."

"Yok üşümem. Sen üşür müsün?"

"Ben burada doğdum büyüdüm. Soğuğuna alışkınım. Sen şehirden geldin kendine bak."

"Şehirden geldim diye çok aşağılıyon sen beni ha. Birkaç gün önce hızarla odunu gözünün önünde kesmesem inanmayacaktın."

Volkan gülerken konuşmaya devam etti.

"Şehirde her gün hızarla odun kesmiyosunuz ama köyde her hafta iki gün bunu yapıyoruz. Tabi ki şaşırmam normal yani."

Vedat ve Volkan gülerek masadan kalktılar ve dışarıdaki masalara oturdular.

"Ben bize iki tane çay alıp geleyim."dedi Volkan ayağa kalkarken.

Vedat kafasını sallayıp Volkan'ı beklemeye başladı.

Karşısındaki manzaraya baktı. Etraf bembeyaz kar ile kaplıydı. Güneş batmaya yaklaşmıştı ve birazdan günbatımını izleyeceklerdi. Böyle güzel bir manzarayı ilk defa bu kadar net görüyordu.

Hava hafiften pembeleşmeye başlamıştı ve bir kaç dakika sonra gurup rengine dönecekti. Çok az kişinin olması da burayı ayrı bir huzurlu yapıyordu.

Elinde iki çayla Volkan geldi. Masaya oturup birisini Vedat'ın önüne koydu.

"Hadi afiyet olsun."

"Sağol."

Vedat Volkan'a baktı. Çayına şeker atıp karıştırmakla meşguldü. Akşam güneşi hafif hafif yüzüne vuruyordu. Turuncu ışıkların yüzünde küçük gülümsemesiyle beraber çok güzel durduğunu inkar edemedi Vedat.

Volkan kafasını kaldırıp batan güneşe baktı.

"Manzara çok güzel değil mi?"diye sordu Volkan.

"Çok güzel."dedi Volkan'a bakan Vedat.

Volkan kafasını Vedat'a çevirince Vedat telaşla manzaraya döndü. Volkan kıkırdayıp manzarayı izlemeye devam etti.

Bir süre konuşmadan günbatımını izlediler.

Vedat cebinden paketini çıkarıp bir dal koydu dudaklarının arasına. Çakmağıyla da sigarayı tutuşturup derin bir nefes çekti.

"Bugün gördüğümüz kızlar Vildan'ın arkadaşları değil miydi? Vildan neden gelmedi?"

"Ders çalışıcam diyerek evde kalmış. Benim haberim olsaydı getirirdim onu da."

"Baban mı izin vermiyor?"

"Evet. Arkadaşlarıyla çarşıya gideceği zaman -zaten burada çarşı dışında gidilecek bir yer yok- benimle olacağını söylüyorum. Sonra kızları çarşıda gezmeleri için bırakıp buraya gelip çay içiyorum. Yoksa babam hayatta tek göndermez."

"Anladım. Baban en azından Vildan'ın okumasına izin vermiş. Ona seviniyorum. Ama baban bu kadar katıyken Vildan'a nasıl izin verdi?"

"Ona da izin vermeyecekti. Kız çocuğu okur mu falan derdi hep. Ben istedim. Vildan'ı okusun diye çok uğraştım bu yaz. Tabi ki çok da dayak yedim. Sen kardeşini okula gönderip..."durdu ve düşündü. O kelimeyi demek ile dememek arasında kaldı en sonunda "afedersin ama... Orospu mu yapacaksın falan dedi."dedi özür dileyerek.

Köy | bxbWhere stories live. Discover now