DOMİNO-2 BÖLÜM 23: MIKNATIS

3 2 0
                                    

BÖLÜM 23: Mıknatıs

Yağız'dan 27.10.2019-04.56
İstanbul

Gözlerimi kaşıdım. Bu ara uyumadığımdan sürekli gözlerim kaşınıyordu. Bir haftadır doğru düzgün uyumamıştım. Bir yerlerde bayılabilirdim ama bunu umursamıyordum, ne de olsa dışarı çıkmak için bir sebebim yoktu.

Bir haftadır kendime kızıp duruyorum. Başka yaptığım hiçbir şey yok. Aybüke ne yazık ki haklıydı ama yine de ben ayrılığımızı kabullenemiyordum. Bu kadar kolay mıydı ayrılmak? Sahiden pat diye olabiliyor muydu? Aybüke beni sevmiyor muydu? Seviyorsa duygularını nasıl bir kenara savurmuştu? Bunu ben de öğrenmeyi isterdim, ne de olsa bu berbat duygu beni uykumdan ediyordu.
Bir haftadır Ege ve Doruk düzenli olarak beni ziyaret ediyorlardı. Bunu anlamlı bulmuyordum. Evet, beni düşünüyor olmaları büyük bir incelikti ama yine de evime gelip beni ziyaret ettiklerinde Aybüke'nin söyledikleri unutulmuyordu.

Ayrıldığımızdan beri Aybüke'nin beni dinlemesini istiyordum. Dinlemeden karar vermişti, bunu da gururuma yediremiyordum. Ne var ki, bu konuda en ufak bir yumuşama göstermediği çok belliydi, Doruk'un sözcükleri bunu oldukça açık bir şekilde anlatıyordu.

Üzülüyordum, kendimi suçluyordum, kızıyordum, kendimi cezalandırıyordum ama hiçbiri bir işe yaramıyordu.

Aybüke'nin söyledikleri aklımdan çıkmıyor, benim yaptıklarımı geri almıyordu.

Evet, belki Aybüke beni dinlemeden karar vermişti ama haklıydı. Ona her şeyi anlatmam gerekiyordu. Baştan aşağı suçlu hissediyordum, ne yazık ki hislerimin doğru olmadığını söyleyecek bir tanıdığım yoktu.

Bir haftadır düzenli yaptığım tek şey Aybüke'yi düşünmekti. Pişman olup olmadığını merak ediyordum. Kapıma gelir miydi acaba? Sanmıyorum. Fazlasıyla gururlu bir kişiliği vardı, bir hafta önce abisine söyledikleriyle bunu tekrar kanıtlamıştı. Peki, o da beni düşünüyor mudur? Bunu da merak ediyorum. Ama bunun cevabını biliyorum. Evet, bence o da beni düşünüyor. Ama benim hakkımda ne düşündüğünü bilemiyorum işte. Acıyor olabilir, küçük bir ihtimal pişman olabilir, üzülüyor olabilir... Bir sürü ihtimal var. Benceli bir cümle kuramıyorum çünkü hiçbiri bana mantıklı gelmiyor. Aybüke'nin benden ayrıldığına inanmıyorum.

Gözlerimi araladığımda güneş doğmuş gibiydi. Gibisinin fazla olduğunu doğrulup pencereden dışarı bakınca fark ettim. Gün doğmuştu, bugün Aybüke'siz bir günüm daha geçecekti. Belki de artık kabullenmem gerekiyordu, Aybüke'nin yokluğuna alışmam gerekiyordu.

Üzerimdeki battaniyeyi yatağımın kenarına atıp ayaklandım. Kendime bir kahve yapmak için odamdan çıktığım sırada aynadaki yansımam dikkatimi çekti. Bir adım geri gidip aynanın karşısına geçtim. Saçlarım her zamankinden daha dağınıktı. Gözlerim şişmişti, gözaltlarım artık daha belirgindi. Gözlerime baktığımda fark ettim gözlerimin yandığını. Elimi gözüme götürüp gözlerimi kaşıdım. O an terliymiş gibi hissettim. Üzerimde berbat bir koku var gibiydi, hâlbuki ruhum haşlanmış yumurta gibi kokuyordu. En son ne zaman duşa girdiğimi düşündüm.

Hatırlayamadım. Bu gece üzerime kahve döktüğüm için üzerimi değiştirmiştim ama ne zaman duşa girdiğimi hatırlamıyordum. Kahve yapmadan önce bir duşa girmenin mantıklı olacağına karar verip üzerimdeki asker yeşili tişörtü çıkardım. Yatağımın üzerinde tişörtü bıraktıktan sonra banyoya gidip havlumu aldım ve üzerimde kalanları çıkarıp duşa girdim.

Buz gibi bir suyla duş yapmıştım. Üstelik lafta duş yapacağım diye girmiş, 25 dakika soğuk suyun altında kalmıştım. Hasta olmam an meselesiydi, yine de aldırmadım. Bu saatten sonra hasta olmuşum ya da olmamışım, pek bir şey ifade etmiyordu.

DOMİNO Where stories live. Discover now