DOMİNO-3 BÖLÜM 19: ARKADAŞ

6 2 0
                                    

Selam canlarım! Her birinize iyi okumalar, bölüm sonunda görüşelimm.

___________________

BÖLÜM 19: Arkadaş

Yağız'dan 10.04.2020-11.04 İstanbul

Saatim bozulmuştu. Çalışmıyordu. Yelkovan hareket ediyordu fakat saniye çubuğu hareket etmiyordu. Gözlerim kendi kendine saniye çubuğunun hareket ettiğini görüyordu artık. Bu resmen halüsinasyondu. Ya da belki de çok uykum olduğu için bana öyle geliyordu.

Gece dönmüştüm İzmir'den. Babam olacak o adamın çilingirle annemle evimize girmeye kalkışması beni deliye döndürmüştü, apar topar toplanıp İzmir'e gitmek zorunda kalmıştım. Birkaç gündür evin tapusunu üzerime geçirmekle uğraştığımdan İstanbul'dan epey uzak kalmıştım. Sadece İstanbul'dan değil; sevdiğim değer verdiğim insanlardan da.

Telefonuma uzanarak ekranını kendime çevirdim, gözüm son üç gündür ondan bir mesaj bekliyordu ama yoktu.

Neden bir anda benimle görüşmeyi kesmişti, aklım almıyordu.

Sinirlerim bozuktu. Sadece duvardaki saatim değil, Aybüke de sinirlerimi bozuyordu!

Onu seviyordum. Hayır, bu yeterli bir tarif değildi; ben ona deliler gibi aşıktım. Onun için her şeyimi feda edebilirdim ve aklımdan çıkaramadığım, hayatta kalan tek insan oydu. Haftalar önce kafedeki açılışa gittiğimde ve onunla göz göze geldiğimizde bana gülümsemişti. Orada olmamı beklemiyormuş gibi şaşırmış ama yine de sevindiğini gözleriyle belli etmişti. Yüzünde gördüğüm o ifade öylesine eşsiz, öylesine özeldi ki ertesi gün de gitmiştim, sonraki gün de hatta bir sonraki gün de. Her gün aynı saatte orada onu dinlemek için bütün planlarımı iptal etmiştim. İzmir'e gittiğimde ve kafeye gidemediğim ilk günde ise bana mesaj atmıştı. Babam yüzünden hayatımın en kötü gecelerinden birini geçiriyordum ve onun mesajı yüzümü gülümsetmiş, içimde çiçekler açtırmıştı. Beni sevdiğini derinden hissetmiştim keza benden vazgeçmediğini de.

Ne var ki hiçbir şey düşündüğüm gibi gerçekleşmemişti.

Son mesajı benimle görüşmek istemediğini söylüyordu ve bu benim ikinci kez başıma geliyordu.

Mantıklı değildi. Bir anda, her şey yolundayken bana böyle bir şey yazacak biri değildi, biz çocuk değildik ve birbirimizi ilk kez tanımaya çalışan iki insan da değildik. Bir geçmişimiz olduğunun o da ben de farkındaydım ve buna rağmen bana o cümleyi söylemesi kalbimi kırmıştı.

Belki de sadece arkadaş kalmak istiyordur diye düşünüyordum dünden beri. Belki de duygularımın bitmediğinin farkına varmıştır ve bu yüzden kendini geri çekmiştir...

Çok olasılıksızdı. Böyle gülümseyen bir kadın, hele ki o Aybüke'yse, içindeki aşkın sönmüş olması mümkün değildi.

Başka bir şey vardı. İçim içimi yiyordu. Uykularım kaçıyordu, yaptığım işe odaklanamıyordum, onu özlüyordum.

Onu çok seviyordum ve böyle olmamalıydı. Adamakıllı konuşmamıştık bile.

Konuşmamıştık...

Uzandığım yerden hızla kalkıp telefonumu ve arabamın anahtarını cebime koyarak dış kapıya yöneldim.

Ne yapacağımı iyi biliyordum.

***

"Bence Gülşen 'Dan Dan' şarkısını senin için yapmadı. Hatta arttırıyorum, atalarımız Dandanakan Savaşı'nı da sen kendini haklı çıkart diye yapmadı. Ve sen şu an bunları baz alarak adamın kapısına dan diye dayandıysan ve elinde tuttuğun simitleri sabah sabah kapısına dayanmanın özrü olarak aldıysan cidden utanacağım senden."

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin