Bölüm 20

12.3K 728 52
                                    

Neydi bu kargaşa? Bu çığlıklar neydi?

Elif gözlerini araladı, bir yüz belirdi gözlerinde... Ne olmuştu ona?... Aras neden ona böyle bakıyordu?

Doğrulmaya çalıştı ama Zehra onu engellemişti. "Bana ne oldu?" diye sordu çıkmayan sesiyle.

"Bayıldın!" cevap Eymen den gelmişti... Herkes başına toplanmış, meraklı gözlerle onu süzüyordu.

Elif neden bayıldığını anlayamadı... Gözlerini kapayıp, kendini hatırlamak için zorladı... Görüntüler, hafızasına hızla yüklenmişti... Kız gözlerini açıp, ayaklandı. Bu ani kalkış başını döndürse de, umursamadı... Hiçbir şey söylemeden odasına çıkıp, kapıyı kilitledi.

Gücü tükenmişti, dizlerinin üzerine düştü. Başını yere eğdi, gözlerini kapamadı bu sefer... Gözyaşlarının akmasına izin vermeyecekti...

Tabii bu onun düşüncesiydi... Gözyaşları kapaklarının kapanmasını umursamadan, yere damladı... Hemen ardından, bir titreme sardı bedenini... Üşüyor muydu? Hayır... Peki, neden titriyordu?... Ruhu üşümüş olmalıydı, kalbinde ki sıcaklık yerini buz gibi bir hisse bırakırken... Elif sadece titriyor, ağlıyordu.

İşte sonunda korktuğu şeyle yüz yüzeydi, gerçeklerle...

Kalbi ağrısının şiddetini daha da arttırdı. Nefes alamıyordu... Şimdi ne yapacaktı, bilmiyordu... Tek bildiği, Zümrüt'ün o odadan dağılmış bir halde çıktığını bile bile, aksini düşünecek kadar aciz bir kadın olmayacağıydı... Kadın! Evet, o artık genç kızlıktan çıkmış, bir kadın olma yolunda ilerlemişti... Bugün on yıl daha eklenmişti yaşına... Nefes aldıkça yaşlanıyordu...

Duvardan destek alarak, ayağa kalktı. Dolabına doğru ilerleyip, kapakları yavaşça açtı... Kıyafetlerini yatağın üzerine fırlatıyordu.

Buradan bir an önce gitmeliydi... Annesinin şefkat dolu kollarına koşmalı, yaralarını sarmasına izin vermeliydi... Tıpkı çocukluğunda ki gibi... Şifası ailesi olacaktı, bir de zaman...

O bunları düşünürken, Aras başta olmak üzere hepsi kapıda Elif'e sesleniyordu... Kız ise duymuyordu bile...

Kapıya doğru yaklaşınca, gelen seslerden dışarı çıkamayacağını anladı... İstikametini banyoya çevirdi... O adamın kirli elleriyle dokunup, bedenine bıraktığı izleri silmesi gerekiyordu.

Ayaklarını yerde sürüyerek, kapıdan girdi... Üzerinde ki kıyafetleri çıkarıp, kendini küvete attı. Suyunu ılık olarak ayarladı...

Küvet suyla dolarken o kızarmış gözleriyle, derisini yüzercesine ovuyordu... Kendi elleriyle kurtulacaktı bu pislikten... Mümkün olmadığını biliyordu aslında, bedeninden silse de ruhuna işlemiş kirden nasıl arınacaktı?

Ağlamasının şiddeti dinse de, gözyaşlarını engel olamıyordu... Hayatta en çok korktuğu şeyle başa çıkmak zorundaydı... Sırf ihanetten korktuğu için, evlenmeyi düşünmeyen bir insandı. Ağır bir sınavdı...

Geçen yarın saatinden ardından, Elif sudan çıkıp bornozuna sığındı... Kapıya yönelmişken, kapı kırılma sesiyle sıçradı... Daha ne olduğunu anlayamadan, Aras içeri dalmıştı.

Kız açılmış gözleriyle adama bakıyordu... Gözyaşları kendini unutturmadan süzüldü yanaklarından, yine nefes alamıyordu. 'Toparlan!' diye emretti iç sesi 'Güçlü olmalısın, gururunu ayaklar altına alma!' zaten bir tek gururu kalmıştı elinde... Başından beri kimsenin dokunup, kıramadığı tek duygusuydu ve öyle güçlüydü ki o bile inanamıyordu...

BİRİ AŞK MI DEDİ?Where stories live. Discover now