Bölüm 27

11.7K 741 120
                                    

Arkadaşlar yorumlar neden bu kadar azaldı bilmiyorum ama bu durum moralimi bozuyor...

Seksene kadar çıkan yorumlar otuza düştü. Yanlış anlamayın yorumlarınız çok güzel ama azalması üzücü... Lütfen bu bölüm ve bundan sonraki bölümlerde yorumlarınızı benden eksik etmeyin... Çünkü emeğimizin tek karşılığı sizin beğenip, düşüncelerinizi bizimle paylaşmanız... Yorgunluğumu bu şekilde atabiliyorum... Ve son olarak beğenmeniz ümidiyle... İyi okumalar...


Selim'in gitmesinin ardından, Aras da konaktan çıktı... Karısını arabanın yanında bulunca, sinirle ona doğru yürüdü. "Tek başına dışarıda ne işin var?"

Elif gözlerini devirdi. "Düğün bitti ama ben havasından çıkamadım... Halay çekmek için uygun bir yer buldum, onu değerlendiriyordum!" dedi alayla.

"Bana bak!" diye başladı Aras "Bundan sonra benden habersiz yerinden kıpırdamıyorsun! ... Kaç dakikadır seni arıyorum! Ya başına bir şey gelseydi?" endişesi sesine yansımıştı.

"Gördüğün gibi, gayet iyiyim!" Selim'in birkaç dakika önce burada olduğunu söylemeli miydi? ... Şuan iyi bir fikir olduğunu düşünmüyordu. "Sakinleşebilirsin!"

Arabanın kapısını açtı "Neyse bunları evde konuşuruz!"

Elif, arabada yerini aldı. Kocası da sürücü koltuğuna geçti... Yol boyu ortamı daha da geren sessizlik, konağa geldiklerinde son buldu.

Arabadan ilk inen Elif oldu, ilk konuşanda... "Seninle bir şey konuşmalıyım... Tabii sinirin geçtiyse!..."

"Dün gece söylediğin şeyle mi ilgili?" karısının karşısına geçti.

"Evet ve dahası var!" dedi kısaca.

"Tamam, içeride konuşuruz." Arkasını dönecekken Elif onu durdurdu.

"Burada konuşsak daha iyi!"

Aras bıkkınlıkla gözlerini devirdi. "Çabuk ol o zaman! Hava soğuk, hasta olacaksın..." duraksadı "Yani bebeğim!" dedi aceleyle.

Elif uzatmak istemedi... Nerden başlayacağını bilmiyordu, en iyisi pat diye söylemekti. "Züm..."

Aras'ın çalan telefonu susmasını sağlamıştı. "Annem arıyor, açmazsam rahat bırakmaz! ... Geldiğimizi söylemeliyim!"

Telefonu açtı ama konuşma fırsatı bulamadan bir süre dinleyip kapadı... Gözleri aldığı haberin ciddiliğiyle rengini koyulaştırmış, bedeni kasılmıştı... Öfkeliydi... Hem de katil olmaya yetecek kadar! ...

Elif'e açıklama yapmadan konağın kapısını sertçe açıp içeri daldı... Ona doğru gelen annesine "Nerede o not?" diye sordu, dişlerinin arasından.

Zelal kadın, kâğıdı oğluna uzattı.

Aras küçük, kare kâğıda kısa süre göz gezdirmiş, sonra sinirle avucunda ezip yere fırlatmıştı. "O orospuyu geberteceğim!... Piçini ve babasını da!"

Elif kapıda olanları izliyordu... Kocası hızla ona doğru yaklaşırken, bir adım geriledi.

"Bunu söyleyecektin değil mi?" diye kükredi "Kıvranıp duruyordun! ... 'Seni affettim' demeler falan!" sakinleşmeyi denedi... Olmadı. "Haklı çıktım! ... Bakalım ben seni affedecek miyim!" karısına, başıyla çekilmesini söyledi. "Şimdi halletmem gereken bir işim var!" ses tonunun soğukluğu, Mardin'in soğuğuna meydan okuyordu.

BİRİ AŞK MI DEDİ?Where stories live. Discover now