7.Bölüm

502 69 2
                                    

Hepinize merhaba !


Aradan neredeyse bir hafta geçmişti. Ne okula gelmiş ne de aramıştı. O kadar mutsuzdum ki ! Kendimi aptal gibi hissetmem bir yana meraktan da deliye dönmek üzereydim. Can'a sorarsam ona söyleyebilirdi. Sedef'in sorma teklifini de reddetmiştim. Bu aynı şey olurdu. Can benim sorduğumu düşünecekti. Gururum, merakımdan üstün çıkmıştı bu savaşta. Dersin boş olduğunu öğrendiğimde sıkıntıyla iç geçirdim. Gidip bir kahve içmenin iyi geleceğini düşünerek koridora yöneldim.Yavaşça yürümeye başladığımda " Devrim" diye seslendiğinde durdum ama arkamı dönmedim. Bu sesi tanıyordum ve sesin sahibine fazlasıyla  kırgındım.

 Kötü bir şey olsa zaten duyulurdu değil mi ? O koskoca Kadir Beyzade'ydi. O halde bana açıklama yapması gerekiyordu. Hızlı adımlarla yaklaştığını hissettim. Derin bir nefes aldım. "Hey !" Dedi omzuma dokunarak. İstem dışı döndüm,yüz ifademi görünce afalladı. Yüzünü ekşiterek kafasını kaşımaya başladı.

"Sanırım bana çok kızgınsın" dedi.

 Boş gözlerle onu bir süre süzdükten sonra yoluma devam etmeye karar verdim. Kolumdan tutup beni hızla kendine çekti.Nefesi nefesime karışıyordu.Öyle güzel kokuyordu ki. Vanilya ve çikolata karısımı, o yakıcı kokusu neredeyse kendimden geçmeme sebep olacak kadar mükemmeldi.

 Gözlerine bakamadım.Çenemi tutup beni gözlerine bakmaya zorladı.Gözlerinin kahvesinde kaybolmak üzereydim.Neden bilmiyorum ama gözlerim dolmuştu.Bunu fark edip alnını alnıma dayadı içini çekerek.Gözlerimi kapadım.Kokusunu içime çektim.

Yavaşça " Beni dinleyecek misin?" diye sorduğunda başımı salladım."Gel o zaman" dedi.

 Elini uzatmış tutmamı bekliyordu sabırsızca.Ellerine uzandım.Parmaklarını parmaklarıma kenetledi.Hızlı adımlarla yürümeye başladı.Ona yetişebilmek için koşmak zorunda kalmıştım.Bu bizim ilk elele tutuşmamızdı ama buna sevinsem mi üzülsem mi onu bile bilmiyordum. Tek bildiğim deli gibi korktuğumdu. Hem Kadir'le olmaktan, hem de onsuz olmaktan.

Etrafta bizi izleyen insanları fark etmiştim ama umurumda değildi.Şuan umursadığım yalnızca ikimizdik.

Arabaya bindiğimizde direksiyondan boşta kalan eli tekrar elimi kavradığında birden içim sıcacık oldu. Arabayı o kadar hızlı sürüyordu ki, korkudan onu uyaramadım bile.Aniden fren yaptığında küçük bir çığlık kopardım.Sessizce bir küfür savurup elimi öptü hızlıca.

"Özür dilerim"dedi.Gülümseyeme çalışarak yutkundum. Bana yine kız arkadaşıymışım gibi davranmaya başlamıştı ve onun gerçekten kız arkadaşı olduğunu düşünmek bile,içimde depremlere yol açıyordu. Bunu hayal etmek bile benim için çok güzeldi. Başımı cama yaslayarak gözlerimi kapadım.

Kafamı kaldırıp baktığımda arabayı önüne park ettiği lüks apartmanı tanıdım.Burası onun eviydi.O zaman aslında onun hakkında hiç bir şey bilmediğimi fark ettim. Neden ailesiyle yaşamıyordu ? Gözlerinde sakladığı hüznün sebebi neydi ? Bilmek istediğim çok şey vardı.

Tekrar elimi tuttu.Konuşmadan sessizce dairenin önüne kadar ilerledik.Anahtarla kapıyı açıp,eliyle içeri geçmemi işaret etti.

Salona geçtiğimde kanepeyi gördüm ve gülümsedim.Uyuyuş şekli hayalimde canlanmıştı.Çok uzak bir zamanmış gibi hissediyordum oysa yalnızca bir buçuk ay önce gözlerimi bu evde açmıştım.Bu kadar kısa bir zamanda nasıl oldu da böyle yakınlaşabilmiştik ?Aklım almıyordu gerçekten. Bu yakınlaşma her ne kadar kalbimin liseli bir kız gibi pırpır etmesini sağlasa da,diğer yandan hayatımda bir kaos yaratmıştı.Bir yanım ona deli gibi güvenmek isterken, bir yanım delice kaçmak istiyordu.Söylemesi zor olsa da beni üzeceğini  hissediyordum. Peki üzülmeye değer miydi ? İşte buna verebilecek bir cevabım yoktu.

Yasak ElmaNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ