Episode 3

42.5K 2.3K 448
                                    

Mediada Alexa'nın giydiği elbise var.

Player;Charlie Puth-Nothing but trouble

Bir kaç saatte değişen hayatım ya da gerçek hayatım. Hangisi uygun bilmiyorum ama alışmam zaman alacağa benziyordu. Aklımda binlerce soru vardı. Ve her sorunun yanıtı yeni sorula yaratıyordu. Kendimi sonsuz bir kasırgada hiss ediyordum. Ve rüzgar beraberinde bir çok soru geyiriyordu. Aynada bir kez daha değişen görüntüme baktım. Beyaz yırymaçlı elbisenin bel boşluğunda ve boyun kısmında altın detaylar vardı. Altın sarısı babetlerimle-ki bunu ben istemiştim-ve en önemlisi Retranın boynuma taktığı ucunda mavi bir kristal olan altın kolye. Dağınık örgü olan saçlarımla ve çok hafif yapılan makyajımla eski benden eser yoktu. Kendime hayranlıkla bakmaktan ve sanki ben değilmişim gibi incelememden sıkılan Retra derin bir nefes alıp ellerini önünde birleştirdi.

- Zamanı geldi.

Derin bir nefes alıp omuzlarımı dikleştirdim. Her ne kadar kendimi tam anlamıyla hazır hiss etmesemde başka çarem yoktu. Tahta kapılardan tekrar çıkıp taşlı zeminde ilerlemeye başladım. Sessiz koridorda tek ses Retranın topuklu ayakkabılarının zeminde bıraktığı ses ve benim her saniye aldığım derin nefeslerdi. Önüme çıkan tavana kadar uzanan demir kapıya baktım.

-Bunu yapa bilirsin Alexa.

Kendi kendime moral verirken büyük kapıların hızla açılmasının ardından karşımda gördüğüm manzara inanılmazdı. Kocaman alanda tüm alanı dolduran insanlar vardı ve her kes şarkı eşliğinde kahkahalar atarak dans ediyordu. Beklediğimin aksine çok şen bir hava beni karşılamıştı. Bizi görenler yanlarındakilere beni gösterince müzik yavaşca durdu. Her kes dans etmeyi bıraktı. Tam karşımda duran insanlar geri çekilerek geçmem için yol açıyordu. Sonunda etrafı bir sürü insanla dolu olan yolun sonunda küçük bir sahne göründü. Tekrar ve tekrar derin bir nefes alıp yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Retranın arkamdan geldiğini bilmek beni bir nebzede olsun rahatlatıyordu. Az önce büyük bir gürültünün bulunduğu alanda şimdi bir kaç fısıldaşmadan başka bir ses yoktu. Az önce koridorda gördüğüm üçlünün yanından geçerken içlerinden birinin mırıldanmasıyla her ne kadar gülmek istesemde dudaklarımı bir birine bastırarak bunu engelledim.

- Muhattap olunacak biri değil.

Arada etrafa attığım ürkek bakışlar dışında pekte frna sayılmazdım. Uzun bir süre sonra sahnenin önüne geldiğimde tam önümde çıkmam için iki basamaklı merdiven çıktı. İki basamağı çıkıp sahnenin tam ortasında durdum. Her kes dikkat kesilmiş bir şekilde benim söyleyeceklerimi bekliyordu. Sessizce yutkundum.

- Merhaba değerli Host Halkı.

Bunu yapa bilirim.

- Hepiniz benim kim olduğumu biliyorsunuz. Ben Alexa...

Tam soy ismimi söyleyecekken Retranın bana dediğini hatırladım.

- Sakın soy ismini söyleme. Unutmaki sen annenin ve babanın kızı değilsin. Sen Tanrının kızısın.

- Ve umuyorumki Host bana çok şey kazandıracak.

Arada duraksamalarım vardı ve bu ne kadar acemi olduğumu belli ediyordu.

-Aynı şekilde umuyorum ki bende Host'a bir şeyler kazandıracağım.

Her kes alkışlamaya başladığında gergin bir şekilde gülümseyerek sonunda konuşmanın bitmesiyle rahatladım. Mariana yani halam sahneye çıkıp eliyle alkışların durmasını sağladı.Ellerini havaya kaldırıp yüksek sesle konuştu. 

- Kutlama başlasın!

Aynı anda havaya bir sürü havayi fişek atıldı. Gök yüzünde sırayla Ateş, Su, Hava ve Toprak elemntinin simgeleri belirdi. Ardındansa kocaman bir Kristal belirdi. Her kesin ağzından şaşkınlık nidaları dökülürken yüzümde istemsiz bir gülümseme oluştu. Taki gözlerim geçen seferlerki gibi kararana dek.

- Kutlama başladı mı?

Yine aynı şekilde yüzünü göremediğim adam elindeki kadehi sallayarak konuştu.

- Evet efendim.

- O nasıldı?

Sesi her ne kadar umursamaz çıksada merak ettiği belliydi.

- Acemi olduğu çok belli efendim. Çekiniyorda. Ama yaydığı enerji çok fazla. Gücü hiss edile bilir seviyede. Herkes ona hayran kaldı. Hem yaydığı enerjiyle hem de güzelliğiyle tüm dikkatleri kendine çekiyor.

- Başka bir özelliği?

- D-doğum Le-lekesi...

Beli bükük olan adamın gözleri hayranlıkla parladı. Aynı zamanda yüzünü göremediğim adamda tüm umursamazlığı bir kenara koydu. Ve büyük bir merakla sordu.

- Nasıldı?

-Ha-harikaydı. Çok çok gözeldi. Canlı gibiydi.

- Alexa?

-Alexa!

Gözlerim tekrar etrafı görmeye başladığında Mariana, Rütra ve bir kaç kişinin daha bana merak ve endişeyle baktığını gördüm.

-Tanrım. Alexa iyi misin?

-Evet ben iyiyim.

O sırada tanımadığım bir erkekten şaşkınlık nidası döküldü.

- Aman Tanrım. Gözlerin simsiyah kaplanmıştı.

- Gerçekten. Ben iyiyim.

Her ne kadar merak etsemde bir süreliğine bu gördüklerimi birilerine söylemeyi düşünmüyordum.

- Tamam. Sorun yok. Her kes çekilsin.

Mariana bana şüpeli bakışlar atsa da her kesin geri çekilmesini sağladı. Retra hemen yanıma gelip beni kolumdan sürükleyerek içeceklerin bulunduğu masanın yanına getirdi.

-Tanrım. Alexa sana ne oldu orda?

-Merak etme Retra. Ben iyiyim.

-Hayır. Gözlerin simsiyah olmuştu. Bu normal bir şey değil. İyi olduğuna emin misin?

-Evet.

O sırada yanımıza uyandığım zaman gördüğüm ikizler geldi. İkisininde yüzünde kocaman gülümseme vardı ve bu bende de onlara gülümseme isteği uyandırıyordu. İkiside bir ağızdan yüksek sesle melodik bir şekilde konuştular.

-Hoş geldin Bilinmeyen Element.

-Bilinmeyen element?

Kaşlarım havalanmış yüzümdeki hafif tebessümle soran bakışlarımı onlara çevirdim. Sorumu Retra cevapladı.

-Bu bizim kendi aramızda sana taktığımız bir lakap. Senin hakkında sadece bir aydır bir şeyler biliyoruz. Yani sen bilinmiyorsun.

Bu her ne kadar bana saçma gelsede bozuntuya vermeden gülümsedim. Zaten böylesine sıcak bir ortamda gülmemek elde değil.


Bilinmeyen ElementWhere stories live. Discover now