Episode 22

16.5K 1.1K 211
                                    

Uzun bir bölümle karşınızdayım. Artık her Perşembe bölüm gelecek. Bölüm içersinde bir çok şarkı var. İsimlerini sırayla yazacağım. Şarkı sözlerinin çevirilerini de yazdım. Okursanız anı daha iyi hiss edersiniz. Yada onları dinleyerek okuyun. Bir tanesini player'e koyacağım. 
Alica Keys-Girl on fire
Sam Smith -I'm not only one
Amber Run-I found
Media Hades.
Player:Alica Keys-Girl on fire
İyi okumalar...

Başım dönüyor. Midem bulanıyor. Gözlerim acıyor. Kemiklerim sızlıyor.  Kalbim acıyor. Özlemle kıvranıyorum. Hepsi yetersiz kalıyor. Çünki daha fazlasını yaşıyorum. Daha fazla acı var. Daha fazla özlem var. Daha fazla karanlık var.

-Yardım edin.

Sesim çaresiz ve fısıltılıydı. Gücüm yetmiyordu. Konuşmaya, duymaya, yürümeye, his etmeye.

- Lütfen.

İnler gibi çıkan sesime lanet okudum. Belki birazcık ışık iyi gelirdi bana. Karanlığa aydınlık gerekdi değil mi? Başım dönüyor. Ama tutunacak yerim yok. Ne yapmalıyım. Yorgunum. Ama otura bileceğim yer yok. Ayağımın altında zemin yok. Etrafımda duvarlar yok. Başımın üstünde tavan yok. Sadece karanlık. Göre bileceğim bir şey yok. Sadece karanlık. Duya bileceğim bir şey yok. Sadece karanlık. Ve ben bu karanlıkta yavaş yavaş kayboluyorum.

******

Yazardan...

- Kraliçe Stolessel?

Her kes büyük bir şaşkınlıkla kapıdan gelene bakıyordu. Uzun beyaz elbisesi soluk  teniyle bir uyum içerisindeyken zıttı olan saçları onu kusirsuz yapıyordu. İnce dudaklar ve kısık gözler kimsede böylesine güzel durmamıştı. Küçük burnu dolgun yanakları.Hiç bir şekilde kızı ona çekmemişti. Yüzünü kaplayan endişe,korku ve bir sürü his neden burda olduğunu açıklıyordu aslında

-Baylar, bayanlar. Burda bulunmama şaşırmış ola bilirsiniz. Fakat şu an önemli olan kızımın hayatı. Onun için burdayım.

*****

She's just a girl, and she's on fire 
sadece bir kız ve yanıyor 
Hotter than a fantasy, longer like a highway 
Fantaizden daha sıcak, otoban gibi uzun 
She's living in a world, and it's on fire 
bir dünyada yaşıyor ve yanıyor 
Feeling the catastrophe, but she knows she can fly away 
Felaketi hissediyor ama uçarak kaçabileceğini biliyor 

Odadaki kısık müzik umrunda dahi değildi. Elinde büyük içki kadehi ve boş bakışlarla oturmuştu.  Yarı açık gözleri uykusuzluğun ve yorgunluğun kanıtıydı.

Oh, she got both feet on the ground 
İki ayağı da yerde 
And she's burning it down 
ve yanıyor 
Oh, she got her head in the clouds 
Kafası bulutlarda 
And she's not backing down 
ve geri adım atmıyor 

-Ben kazandım.

Mırıldanmaları daha çok kendini inandırmak istercesineydi.  Tek bir saniye dahi karşısındaki duvardan ayrılmayan bakışları onu sıradanlıktan uzaklaştırıyordu. Bakışları kendi kimliğini,  şeytanı ele veriyordu.

Bilinmeyen ElementWhere stories live. Discover now