Episode 10

25.8K 1.7K 99
                                    

Mediada Abigal Alexa Kristal
Player : Light em up
Arkadaşlar okul nedeniyle bölümler geç geliyor. Özür dilerim elimden geldiyince çabuk yazıyorum. Ama bir sonraki bölüm daha çabuk gelecek.
İyi okumalar...




- Bayan Abigail?

Odayı dolduran kapı sesi ve ardından Ardor'un sesiyle gözlerimi zorlayarak açtım. Açık perdeden odaya süzülen gün ışıkları gözümü acıtınca gözlerimi kısıp bir kaç saniye bekledim. Dün odan değişmiş ve daha büyük bir odaya teşis edilmiştim. Kapıyı çalan Ardor'u hatırlayıp ona cevap verdim.

- Gele bilirsin Ardor.

Kapı kulpunun sesinin ardından Ardor odaya geldi.

- Günaydın bayan Abigail.

-Günaydın.

Diye mırıldanıp büyük yataktan kalktım. Saatlerce uyumama rağmen kendjmi yorgun ve uykusuz hiss ediyordum.

-Umarım yeterince dinlenmişsinizdir bayan Abigail. Çünkü bu gün alıştırmalar yapacaksınız. Hatırlatmak isterim.

Kocaman bir of çekip kocaman banyoya geçtim. Çabuk dolması için jakuzinin musluğunu açtım. Lavobonun karşısına geçip yüzümü yıkadım. Aynada görüntüme baktığımda yorgunluğumun gözlerime yansıdığını fark ettim. Biraz daha oyalandıktan sonra jakuzinin musluğunu kapatıp içine gül kokulu jeli döktüm. Üzerimdeki geceliği çıkarıp sıcak ve köpüklü jakuziye girdim. Sıcak su anında bedenimi gevşetirken burda rahat bir uyku çekeceğimi düşünüyordum. Kapanan gözlerime itaat edip göz kapaklarımı birleştirdim.

*****

- Kitabı bana getir.

- A-ama efendim...

- Kes!!!

Beyaz uzun saçları ve uzun beyaz sakalları olan adam karşısındaki elfe bağırdı.

- O kitabı bana getireceksin! Yoksa kellen gider!

Elf korkudan tir tir titrerken bense olaylara anlam veremiyordum.

- Kitap bakanlığın gizli binasındaki kütüphanede.

- O-otelde mi?

-Evet. Ama dikkatli olmalısın. Kız yüzünden korumalar her zamankinden kat kat fazla.

- P-peki ef-efendim.

Beyaz saçlı yaşlı adam elfe bükülü bir parşomen verdi.

-Bu kütüphaneye giden yolun haritası. Gizli kapı kızın kaldığı odanın tam arkasında.

- Hey! Abigail!

Gözlerim hızla açıldığında karşımda hiç beklemediğim biri vardı. Düm gece tanıştığım dörtlüden olan Cristian yeşillerini bana dikmişti. Sadece gözlerime baktığını fark edince üzerimi süzdüm. Aman Tanrım! Jakuzide uyuya kalmıştım ve tüm köpükler bitmişti. Tüm vücudum şeffaf suyun altında belli oluyordu. Hızla elimle üzerimi kapamaya çalıştım. Cristian arkasını döndü. Fırsat bilerek hızla sudan çıktım ve kenardaki küçük havluya sarıldım.

- Ardor seni çağırmamı söyledi. Alıştırmalar başladı.

- Tamam.

Boğuk çıkan utangaç sesime lanet ettim. Cristian arkasımı dönüp iki saniyelik bir süre üzerimi süzdükten sonra banyodan çıktı.

- Odanın kapısında bekliyorum.

Cristian odadan çıkar çıkmaz giysi odasına koştum. İççamaşırlarımı giyip kot şort ve beyaz atleti üzerime geçirdim. Spor ayakkabılarımı giyip odadan çıkarken aklımda gizemli kitap vardı. İçimden bir ses o kitabın bu binada bir yerlerde olduğunu söylüyordu. Kapıdan çıkınca beni bekleyen Cristian'a döndüm. Bir saniye üzerime bakıp ilerlemeye başladı. Aklıma bemi çıplak gördüğü gelince utançla baçımı eğdim. B dakika sonra bulunduğumuz katta bir koridorun sonundaki büyek cam kapıya yaklaştı. Kapı cam olmasına karşın ardını göstermiyordu.  Cristian tek eliyle kapıya hafif baskı uygulayınca kapı açıldı. Karşıma çıkan görüntüyle kala kalmıştım. Kocaman bir arena vardı. Arenanın her bir köşesi bir sürü silah ring ve benzeri şeyler bulunduruyordu. Dörtlünün geri kalanından Drago, Drake ve Cody'le yanlarındaki Ardor'u görünce o tarafa ilerledik. Ardor başını bana çevirip gülümsedi.

- Merhaba bayan Abigail.

Ona gülümseyip diğerlerine döndüm. Cody sıcak bir gülümsemeyle bana bakarken Drago bana benimki gibi mesafeli bir gülümseme gönderdi. Drake'sa beni ürküten bir sırıtışla bana bakıyordu. Ona tedirgince gülümseyip Ardor'a döndüm.

- Ne yapacağım?

Ardor tüm dikkatini bana verip konuştu.

- Gücünüzü kullnamayı başarıyorsunuz bayan Abigail. Fakat sadece hayati durumlarda. Gücünüzü kontrol etmeyi ve onu serbest kullanmayı öyreneceksiniz. Tavi eğitiminiz bununla sınırlanmayacak. Savaşmayı da öğreneceksiniz.

Başımı onaylar biçimde salladım. Ardor eliyle banaileri gösterince ilerlemeye başladım. Arenanın küçük ringlerinden birine çıktık.

- Bana saldırmanızı istiyorum.

Şaşırıp ona bakınca anlayışla gülümsedi.

- Bu zor ola bilir. Tamam o zaman. Kendinizi savunun.

Ardor geri çekildi. Tek elini yukarı kaldırıp saliseler sürecek bir zaman diliminde bana doğru küçük bir ateş topu gönderdi. Hızla iki elimide kaldırıp ateşi engellemek için bir şeyler yapmaya çalıştım. Hala bir şey olmadığını görünce eğilerek son anda ateş topundan kurtuldum.

-Tekrar!

Ardor ateş topunu tekrar bana fırlattığında yine bir şey yapamamıştım.

- Tekrar!

Arenadaki bir çok kişi bizi izliyordu. Daha doğrusu beni izliyor yapa bileceklerimi görmek istiyorlardı. Bir ateş topu daha bana doğru geldiğinde hiss etmeye çalıştım. Gücümü hiss etmeye çalıştım. Ellerimi hızla yukarı kaldırdığımda diğer seferlerdeki gibi gücün parmaklarımdan aktığını hiss ettim. Yerden bir kupa gibi yükselen kristal ateş topunu kendine haps etti. Ve alanı kısıtlaştırıp ateş topunu yok etti. Karşımda uzun bir kristal çubuk gibi duran kristal iki saniyeue yok oldu. Etrafta her kesten şaşkınlık nidaları yükselirken Ardor'a baktım. Yüzünde memnun bir ifadeyle bana bakıyordu. Gücümü her kullandığımda yaranan hiss yine beni sarmıştı. Huzur ve güven.

Bilinmeyen ElementWhere stories live. Discover now