Episode 12

23.1K 1.6K 104
                                    

Süpriiizz!!! Aniden gelen bir sevinçle yazmak istedim. Çünki 4k'i geçtik. Oylarda harika. Ve yorum yapan arkadaşlara çok teşükkürler.  Bu arada güzel bir kapak yapacak olan varsa bana mesaj ata bilirmi? Bu arada size kendi kitaplarımdan önermek istiyorum. Macera,gizem ve birazda aşk için MASKE. Kurtadam severlere THE WOLF serisini okumalarını öneririm.
Mediada Cristian
Player : Bad Guy
İyi okumalar...

- Şimdilik.

İçimi ürperten sesin ardından bana baktı ve bir anda ortadan kayboldular. Herkes hala olayın etkisiyle şoktayken. Gözlerimi kırpıştırarak kendime gelmeye çalıştım. Sonunda hala üzerimde olan Cristian'a bakarak yutkundum. Bakışları gözlerimden bir kaç saniye durunca ikimizde aynı anda kalktık. Yere yatarken tozlanan elbiseyi elimle temizleyip Ardor'a baktım. Yüzünde hem sinirli hemde endişeli bir ifade vardı. Yanındaki adamlara başıyla gitmelerini belirtip bana döndü.

- Abigail.

Yutkunarak ona baktım. Ne söyleyeceğini beklerken korkuyordum. Burda ne aradığımı ya da buraya nasıl geldiğimi sora bilirdi.

- Host'a geri dönüyorsun.

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken ağzım açık kalmıştı.

- Ne?!

- Duydun. Drake,Drago, Cody ve Cristian da seninle gelecek. Eğitimlerine orda devam edeceksin.

Sanırım sevinmeliydim. Ama sevinemiyordum. Garip hiss ediyordum. Kendimi zorlayarak ona gülümsedim.

- Gidelim.

Diyip ortamdaki sessizliği bozan Cristian'a baktım. Başımı onaylar anlamda sallayarak asansöre ilerledim. Diğer üçüde bizim ardımızdan asansöre bindiler. Kat tuşuna basıp beklemeye başladık.

- Bakasana Alexa.

Başımı asansör aynasından Drake'e çevirdim.

- Efendim.

Aynaya yaslanıp gevşekce sırıttı.

- Orda ne yapıyordun?

İşte korktuğum soru buydu. Ben duraksayınca daha fazla sırıtmaya başladı.

- Drake!

Drago'nun onu uyarmasını umursamadan alaylı ifadesini sürdürdü.

- Hadi ama Drag. Sende merak ediyorsun.

- Drake! Kes!

Bu sefer onu sert bir şekilde uyaran Cristian'a göz devirip bana bakarak gözlerini kırmızı yaptı. Bu hali oldukca ürkütücü duruyordu. Siyahlar içinde kirli sakalı  dağınık saçları ve kırmızı gözlerinden etkilenmemek imkansızdı. Daha fazla kayıtsız durmayıp gözlerimi mor yaptım. Biran yüzü düşsede bozuntuya vermedi. Asansörün geldiğimizi bildiren sesiyle hiç birini umursamadan hızla asansörden çıkıp odama ilerlemeye başladım.

*****

-Girin.

Kapıyı açıp ilk defa geldiğim odaya göz gezdirdim. Karşımda bana arkası dönük olan Ardor'a baktığımda ona alıştığımı hiss ettim.

- Ardor.

Uzun süredir konuşmamanın verdiği pürüzlü sesimi temizlemek için bir kaç kez öksürdüm. Hızla bana döndü.

- Sana burda daha iyi bakacağımı sanmıştım. Burda daha güvende olucağını ve...

- Ardor. Bu senin suçun değil.

- Her neyse. Güle güle bayan Abigail.

Diyerek hızla odadan çıktı. Derin bir nefes alıp daha fazla beklemeden otelin kapısında iki Ceep'e doğru gitmeye başladım. Ceeplerden birinde Drago, Drake ve Cody vardı. Diğer Ceepteyse ben ve Cristian vardı. Hazır bir şekilde yola koyulurken karanlık olan Bakanlığın sokaklarını uzaktan dahi aydınlatan otelden uzaklaşmaya başladık.
Sonunda bir saati geride bıraktığımızda sıkkın bir şekilde nefes alarak Cristian'a döndüm. Onunda bana baktığını görünce ona hafifce tebessüm ettim.

- Kimsin sen?

- Pardon?

Aniden sorduğu soruya şaşırırken bu soruyu neden sorduğunu bilmiyordum.

- Garipsin. Farklısın. İyimi yoksa kötümüsün belli değil. Kimsin sen?

Kaşlarım daha fazla çatılırken hala onu anlamış  değildim.

- Seni anlayamıyorum.

- Ahh.

Ellerini saçlarından geçirip sıkıntıyla ofladı. Hareketleri ve söyledikleri garipti.

- Boş ver.

Bu sefer şaşkınlıkla ona baka kalırken daha fazla konuşmadan yüzünü cama çevirdi. Boş vererek bende cama döndüm. Sonunda Host'un ışıklı ormanına girdiğimizde derin bir nefes aldı. Acaba benim geleceğimi biliyorlarmıydı? Camı sonuna kadar açtığımda işeri giren soğuk hava tüylerimi diken diken yapsada umursamadan temiz havayı içime çektim. Tüm yorgunluğum uçup giderken yenilenmiş gibiydim. Tanrım. Ben buraya aittim. Host'un taştan kalesi göründüğünde umursamadan adını bilmediğim pembe çiçekli ağaçlara bakıyordum. Host nehrinin sakinliği ve suya yansıyan ay ışığı o kadar güzeldi ki. Kalenin önünde araba durduğunda kapıda duran Mariana, Retra, ikizler ve bir kaç kişiyi gördüğümde hızla araçtan indim.

-Alex!!! Aman Tanrım!

Bana doğru koşan Retra hızla bana sarılınca bende gülerek ona karşılık verdim.

- Retra. Kızı boğacaksın kenara çekil.

İkizlerden birinin konuşmasıyla Retra göz devirip geri çekildi. Liam(ikizlerin iki adı var) bana sarılırken yavaşca fısıldadı.

-Hoş geldin.

- Hoş buldum.

Daha sonra Louis bana sarılınca bakışlarım dörtlüyle konuşan buraya ilk gün geldiğimde gördüğüm sarışın çocuğu gördüm. Benim için 'muhattap olunacak biri değil' demişti. Ama kim olduğumu öğrenince baya şaşırmıştı. Louis de çekilince hızla bana sarılan Mariana ile yerimde donup kaldım. Sıkıca bana sarılı dururken yavaşca mırıldandı.

- Evine hoş geldin bebeğim.

Şaşkınlığımı üzerimden atamadan bemde ayrıldı.

- İyi misin? Saldırıya uğradığını duydum.

- İyiyim.

Hızla elimi tutup beni sürüklemeye başladı.

- Sana göstereceklerim var.

Beni hızla geriye sürüklediğinde arkaya bakarken tek gördüğüm Cristian'ın bana olan garip bakışlarıydı.

Kısa oldu. Ama dediğim gibi daha geç gelecekken yorumlarınızdan heveslenerek yazdım. Heleceke bölüm baya baya ekşın olacak. Aksiyon falan. O yüzden biraz geç gelecek. Sabırla bekleyeceğinizi umuyorum ve sizi seviyorumm ♥♥♥

Bilinmeyen ElementWhere stories live. Discover now