Episode 27

13.5K 1K 119
                                    

Merhaba arkadaşlar. Yeni bölümle karşınızdayım.Bölüm Perşembe günleri geliyor biliyorsunuz. Ama yorumlarınızla o kadar mutlu oldum ki çabuk yazıyım dedim. Okunma sayımız 100k'i geçti. Fakat oy durumu o kadar da iyi değil. Yorumlarınız harika. Neni çok mutlu ediyorsunuz. Ama oy vermeyince acaba sorun hikayede mi diye düşünüyorum ve yazma isteğim azalıyor. Nolur okuyanlar oy versin. Çok kolay sadece ☆ basınız.
Mediada Kraliçe Stolessel. Yani Abigail'in annesi.
Player:Jill Andrews-Lost it all
İyi okumalar...



Odamda bulunan kocaman yatakta oturmuş karşımdaki bir yığın kitapla mücadele ediyordum. Zamanda yolculukla ilgili bir şeyler bulmak kçin ne kadar çabalasamda hala bir şey bulamamıştım.

-Gelebilirmiyim?

Başımı kaldırıp kapıda bana bakan Retra'yı başımla onayladım. Kapıyı kapatıp yavaş adımlarla yatağa yaklaştı. Kitaplara dikkat ederek yatağın kenarına oturdu.

-Bir şey bula bildin mi?

-Hayır. Zamanda yolculukla ilgili hiçbir şey yok. En eski kitaplara dahi baktım.

Başımı eğip tekrar önümdeki kitabı incelerken Retra'nın derin bir nefes almasıyla tekrar başımı kaldırdım.

-Sorun ne?

-Orda neler oluyor Alexa? Gelecekte?

Titrek bir nefes alıp pnümdeki kitabı kapattım kitapları kenara iyip Retra'ya biraz daha yer açtım. Yatakta kayarak tam karşıma oturdu.

-Bilmiyorum. Artık neler olacağını kestiremiyorum. Tek bildiğim bizi hiç iyi olayların beklemediği.

Cümlemi bitirmemle odaya uzun bir sessizlik çöktü.

-Değiştire bilseydin...gelecekte neleri değiştirirdin.

Neleri değiştirirdim? Herşeyi? Yoksa olacakları bilerek önlem mi alırdım? Belkide hiç bir şey yapmaz öylece kaderin kollarına bırakırdım kendimi.

-Bir şeyler yapmaktan yoruldum Retra. Artık herşeyin olacağına varmasını istiyorum.

Hiçbir şey söylemeden başını olumlu anlamda salladı. Derin bir nefes alıp yatakta kendimi geriye bırakarak başımın yastıkla buluşmasına izin verdim.

-Bazen sadece gözlerimi kapatıp açtığımda o eski sıkıcı hayatıma dönmeyi istiyorum. Normal olan hayatımı.

-Ben orda...senin geldiğin yerde durumlar nasıl bilmiyorum. Ben hep burada doğdum.

Bakışları yapabildiğim kadar Retra'ya çevirdim.

-İstermiydin?

-Neyi?

-Başka bir hayatının olmasını.

Bakışları düşünceli bir hal aldı. Gözlerini kapatıp bir kaç saniye bekledi.

-Sanırım hayır. Yani başka bir hayat düşünemiyorum. Burası...burası okadar güzel ki. Kendimi buraya ait hissediyorum. Başka bir hayatım olsa eksikliğini hissedecekmişim gibi.

Yüzümde yaranan hafif tebessümle başımı eğdim. Acaba bende buraya ait hissedecekmiydim? Kendimi hiç bir yere ait hissetmiyorum. Bir yere ait hissetmek...Aklıma akın eden cümlelerle hızla ayağa kalktım. Aman tanrım. Şimdiye kadar nasıl olurda bu konuya hiç dikkat etmemiştim. Hızla odadan çıkıp taştan merdivenleri son hızla inmeye başladım. Arkamdan adımı bağıran Retra'yı umursamadan Kraliçe'nin beni götürdüğü kütüphaneye doğru koşmaya devam ettim. Büyük tahta kapıları hızla açıp içeri girdim. Hızla büyü tarihi bölümünü aramaya başladım.

-Nerdesin?

Homurdanarak kitabı aramaya devam ettim. O sırada yanıma gelen Retra'yı yeni fark etmiştim.

-Neler oluyor Alex?!

Sinirli çıkan sesini umursamadan rafları aramaya devam ettim. Sonun aradığım kitabı bulduğumda ağırlığını umursamadan diğer kitapların arasından çıkardım. Kitabı en yakın masaya koydum.

-Bana neler olduğunu anlatmayı düşünüyormusun?

-Sabret Retra. Sadece bir kaç dakika.

Elimi kitabın başlığında gezdirdim. 'Element tarihinde iz bırakanlar'. Kitabın kapağını açıp aramaya başladım. Melez Diaren. Ah hayır bu değil. Hızla sayfaları çevirmeye devam ettim. Yarı insan Yahhara. Hayır. Hayır. Aradığım bunlar değildi. Johnattan Crist. İşte aradığım adam. Babam.

-Neler oluyor Abigail? Hemen anlat!

Bir yandan yazılanları okuyor bir yandan da Retra'ya cevap vermeye çalışıyordum.

-Kraliçe Mariana bana soy ağaçlarını göstermişti. Babam hiç bir soya ait değildi.

-Ne? Yani bunun konumuzla alakası ne?

-Anlasana. Farklıydı. Başka bir gücü vardı. Ve işte.

Elimi aradığımı bulduğum satırda durdurdum. İşaret parmağını cümlenin üzerinde gezdirdim.

-Hiç bir soya ait olmayan Johnattan zamanda yolculuğu kontrol edebilen yegane insandı.

Bakışlarımı kitaptan Retra'ya çevirdim. Gözleri şaşkınlıkla kocaman olmuş bana bakıyordu.

-Bu demek oluyor ki...

-Zamanda yolculuk yapabilirim. Geri gidebilirim. Bunu kontrol edebilirim.

******

-Neden kimseye haber vermiyoruz? En azından Kraliçe Mariana'ya söyleye bilirdin.

-Hayır Retra. Ben...birilerine güvene bileceğimi sanmıyorum.

-Tamam. Sen bilirsin. Ne yapmayı planlıyorsun.

Derin bir nefes aldım. Başarma oranım ne kadar bilmiyorum. Belkide bu özellik babamdan bana geçmemişti. Aksi halde yapacaklarım çok kötü sonuçlana bilirdi.

-Kitapta babamın nasıl yolculuk yaptığı yazıyor.

-Ve eğer babandan başkası yaparsa ne olacağı da.

-Retra. Lütfen.

Birşey söylemeden başını eğdi. Derin bir nefes alıp önme döndüm. Son bir kez kitapta yazanlara dikkatle baktım. Tekrarlayacağım sözleri unutmamaya çalışarak derin bir nefes aldım. Gözlerimi kapattım. Damarlarımda akan gücü hissetmeye çalıştım. Kuruyan dudaklarımı ıslatıp dudaklarımı araladım.

-Membawa saya ketika saya ingin . Membawa saya di mana saya berasal. Membawa saya dimulai ketika saya .

Gözlerimi hafifce araladığımda Retra'nın bana garip bir şekilde baktığını gördüm.

-Hala burdasın Alexa.

-Tamam.

Derin bir nefes aldım. Yapabilirdim.

-Tekrar.

Gözlerimi kapattım. Ve tüm zihnimi söyleyeceğim sözlere yönelttim.

-Membawa saya ketika saya ingin . Membawa saya di mana saya berasal. Membawa saya dimulai ketika saya .

Ayaklarımın altındaki zemninin titrediğini hissedince sözleri tekrarladım.

-Membawa saya ketika saya ingin . Membawa saya di mana saya berasal. Membawa saya dimulai ketika saya .

Artık titreyişi tüm hücrelerimde hissediyordum.

-Membawa saya ketika saya ingin . Membawa saya di mana saya berasal. Membawa saya dimulai ketika saya .

Ve büyük bir ışık dalgası yarandı. Beni içine aldığında gözlerimi kıstım. Bir anda tüm titremeler durdu. Vücudumun toprakla buluştuğunu hissettiğim ana aynı anda bedenimi saran acıyla gözlerimi açıp çığlık attım. Korkuyla bakışlarımı etrafta gezdiriken kemiklerimdeki kırılma hissiyle daha güçlü bir çığlık attım. Aman tanrım. Doğuruyorum!

Bilinmeyen ElementDove le storie prendono vita. Scoprilo ora