35: Hiç Uğruna

934 125 9
                                    

Vanya yattığı otel yatağından hızla doğruldu ve etrafına baktı. Kendini lavaboya atıp yüzünü yıkadı. Evet artık bunu yapıyordu hem de sık sık çünkü neredeyse insan cadı karışımı bir şey olup çıkmıştı. Bu dengesizlik canını sıkıyordu üstelik arada nedensizce ağlıyor ve yemek yiyordu. Hatta tuvalete bile çıkmaya başlamıştı. Gerçek bir insan olma yolunda ilerlerken bu ritüelleri gerçekleştirmek onda fazlalık hissi uyandırmıştı. Ne de olsa cadıların çok fazla bir şeyler yapmalarına gerek yoktu. En çok da terlemeye sinir olmaya başlamıştı. Kokmak sinir bozucu bir şeydi ve bazen banyo yapmak zorunda kalıyordu.

Bugün George ve Michael'dan haber bekliyordu bu yüzden dün onları gördüğü yere gidecekti. Saçlarını elleriyle düzelttikten sonra sönmüş yeşil gözlerine baktı. Tek bir yaşam belirtisi bile yoktu gözlerinde. Ailesinden dostundan ve aşkından uzakta kalmak onu bu hale getirmişti.

Eline, dolaba koyduğu süpürgeyi aldı ve lobiye indi. Kaldığı köhne otelde tuhaf tipli insanlar sayesinde arada sırada cadı olarak da besleniyordu. Vanya'nın temizlikçi olduğunu düşünüyordu insanlar çünkü sürekli eski püskü kıyafetler ile elinde süpürgesiyle sokakta yürüyerek gidiyordu bir yerlere. Umursamaz biri olup çıkmıştı ve bazen ona deli gözüyle bakanlar bile oluyordu.

Dün geldiği yere baktı ve etrafı kolaçan ettikten sonra saydam olup süpürgeye atladı. Ardından cadı üssüne doğru yol almaya başladı. Neredeydi şu küçük çocuklar? Belki de o sırada Vanya'yı geçiştirmek için kabul etmişlerdi teklifi...

Vanya durdu ve Cadı üssünün düzenine baktı. Kendi şehrinden kesinlikle daha iyi bir yerdi. Cadılar kendi işleriyle meşgul oluyor ve kimse birbirine tuhaf gözle bakmıyordu ya da seni girdaba atacağım pis cadı demiyorlardı.

Süpürgesine hız katarak sokaklar arasında saydam saydam gezerken birini gördüğünü fark ederek duraksadı. Bu Laura'ydı. Onun cadı üssünde ne işi vardı?

Biraz daha ilerledi ve sessiz olmaya özen göstererek bekledi. Laura biriyle konuşuyordu duvarın arkasında. Fırsat Vanya'nın ayağına gelmişti işte. Vanya uzun süredir ilk defa gülümsüyordu. Gidip diplerine kadar girdi ve o zaman çarpıldı. Bu Patrick Archi'ydi. Tıpkı o gün Ross ile katalogda baktığı adam gibiydi sert duruyordu ama Laura ona minnetle gülümsüyordu.

Vanya gözlerini aralarında duran ellerine indirdi ve şaşkınca baktı. Laura ve Patrick sevgili miydi? Ağzının almış olduğu tuhaf şekli düzelterek zihnine dolan şeyleri fark etti. Laura Patrick'i seviyordu ve sırf ona güzel görünmek için bir insanı kullanmıştı. Andrew ona sürekli güzellik veriyordu. Laura'nın gözlerinde ki ışık öyle gerçekti ki Vanya bundan emin olmuştu.

Bu kadının tek amacı bu adamla bir şeyler yaşamaktı demek... Vanya derin bir nefes alarak süpürgeyi hızlandırdı ve dünyaya geri döndü. Ross... O haklıydı.

Her şey bu kadar basit miydi diye düşündü. Eve bir aydır bu saçma sebepten mi gidememişti yani. Kendine acıyarak kaldırıma çöktü.

"İşte burada..." duyduğu seslerle kafasını yana çevirdiğinde George ve Michael'ı gördü. Çocuklar heyecanla Vanya'nın yanına çöktü.

"Patrick Archi biriyle sevgili." Diyen George oldukça heyecanlı duruyordu bilgiyi verirken. Vanya sönmüş gözleriyle onları izledi. "Bir kadın gördüm Cadı Üssünde görev yapıyordu. Patrick ile birliktelermiş. Adı da şey... La.. Laura Dark."

Vanya kafasını evet anlamında salladı. Artık kendisi de biliyordu ne önemi vardı ki... Şimdi ne yapacaktı? "Eee? Bu kadar mı? Tebrik teşekkür falan..." diyen George'un dikkatini çekmişti Vanya'nın bu yorgun hali. Vanya oldukça bitmiş görünüyordu. "Teşekkürler sizinle işim bitti çocuklar." Dedi ve ayağa kalkıp saydam oldu onlara fırsat vermeden.

Kendini oldukça tuhaf hissediyordu. Her şey her yıkılan kural sırf büyük bir aşk için miydi? Andrew saçma sapan bir aşk için mi yok oluyordu? Bir insanın hayatı bu kadar değersiz miydi?

Vanya derin bir nefes alarak sokaklarda elinde süpürgesi düşünerek yürüdü. Gözleriyle geldiği şehre baktı. İnsanlar güle oynaya birbirine bir şeyler anlatırken dikkatini bir çift çekti. Kızın kahverengi dalgalı saçları ve mavi gözleri vardı. Oğlan da aynı ona benziyordu ve el ele tutuşmuşlardı.

Bu görüntüyle depreşen duyguları gün yüzüne çıkınca gözünden bir damla firar etti. Andrew'i çok özlemişti, kalbi kasılıyordu onlara baktıkça.

Kafasını hayır anlamında sallayarak kaldığı otele geri döndü. Yaptıklarını nasıl telafi edecekti? Bir ayını saçma sapan bir aşkı öğrenmek için harcamıştı. Arkasında bıraktıklarını düşündü. Cadı Sue ve Cadı-Adam Greg... Ross ve Wiz...

Gözünden akan damlalar tenini yakmaya başlayınca ellerine baktı tuhaf bir şekilde. Neler oluyordu bir aydır yüzünü yakmayan göz yaşları nasıl şimdi tenini yakmıştı? Yoksa yok olmaktan kurtuluyor muydu? Kafası karışmış bir halde elini yüzüne değdirdi ve suratını yakan damlaların izini sildi.

Hızlı adımlar atarak otel odasına girdi ve kendini banyoya attı. Akan suyun altında teni olabildiğince yanıyor midesini boş hissediyordu. Bunlar neyin alametiydi? İnsanları üzmediğini fark etti birden. Oysa yemek yediği zaman buna o kadar da ihtiyacı olmuyordu.

Banyodan çıkıp kurulandı ve aynanın karşısına geçip yüzüne baktı. İşte oldukça solgun görünüyordu çünkü beslenmesi zayıftı. Yüzünde ki tüm kan çekilmiş gibiydi.

Yüzünde anlam veremediği bir tebessüm oluşurken üzerini giyindi ve lobiye indi. Tuhaf tipli insanlara baktı ve Cadı olduğunu düşündü. Bir kaç insanı mutsuz edecek ve tekrar cadı gibi olacaktı.

Yüzüne sinsi gülümsemelerinden birini yerleştirdi ve ilk kurbanına baktı.

Aldığı derin nefesle kurbanına doğru yürüdü. Karşısına bir sandalye çekip oturdu ve dikkati kendine çevirmesini sağladı. Ağzında lokma kalan adam ne var dercesine Vanya'ya bakarken Vanya hala sinsi sinsi gülümsüyordu.

Adam lokmayı iğrenç bir şekilde yuttu ve suyundan içtikten sonra tükürükler saçarak konuşmaya başladı. "Ne istiyorsun veled!" Vanya tek kaşını kaldırdı ve "Düşünüyordum da nasıl hayatta kaldığını bu zamana kadar... Şu haline bir bak. " derken eliyle adamın açılmış gömleğini işaret etti. Bir dilenciden farkı olmayan adam gözlerini üzerine dikti. Vanya hissedemiyordu midesinin dolduğunu. Demek ki adam umursamazın tekiydi. Zaten umursuyor olsaydı bu halde burada oturuyor olmazdı.

Adamın tek tük saçı kalmış kel kafasına baktı ve tiksinti bir yüz oluşturdu suratına. Daha iğneleyici laflar ederken adam hiç de kaale almamıştı onu. Sonra ne olduysa birden oldu. Vanya adamın zaafını bulmuştu yanlışlıkla.

Adamın ailesi hakkında sarf ettiği cümlelerden sonra midesi hızla dolunca gözleri sulanır gibi oldu. Ailesini hatırlamak tekrar bir hüznü ortaya çıkarmıştı. Daha fazla dayanamayarak sandalyeyi devirircesine kalktı ve otelden çıkıp caddede ki insalara saldırdı. Çok fazla dikkat çektiğini fark etmeden midesini doldurdu.

Bunun başına neler getireceğini hiç hesaba katmamıştı. Cadı Üssünden hiç kimse bu kadar vukuatsız bir şekilde ayrılamazdı.

**
Sizce Vanya eski haline geri mi dönüyor? Yorum ve oylarınız bekleniyor...

Vanya Kristie (Tamamlandı)Where stories live. Discover now