2: Acı

4.7K 351 25
                                    

Bahçe kapısında ki görevliye baktı Vanya, uyukluyordu. Cadılar ayaküstü asla uyuyamazlardı. Sadece gerçekten yoğun olduklarında ve doymuş hissedip yataklarında oldukları zaman rahat bir uyku çekebilirlerdi. Aksi takdirde bütün gece gözleri ağrır ve kapadıkları halde mutsuz edemedikleri insanları düşünerek kabus görürlerdi.

   Vanya ani bir kararla kendini demirlere vurarak hıçkırmaya zorladı. Demirleri kıracak kadar gücü vardı ama sadece doyduğu anda kullanabiliyordu. Gücünü biraz kullanarak demirleri zorladı ve keskin bir çığlık attı. Görevli korkarak uyandı ve etrafa bakındı. "Hii neler oluyor? Ne yapıyorsun sen kızım!" Vanya şaşırmış gibi baktı ve ifadesiz bir yüz takındı. "Afedersiniz görmemişim. Çok özür dilerim ben sadece... Ah ben..." Demirleri sıkıca kavradığı ellerini serbest bıraktı ve kolunu gücünü geri çekerek demire sert bir şekilde vurdu. Kemiklerinin ezildiğini hissediyordu. Cadılar gerektiği zaman güçlerinin son zerresini bile kullanmaktan çekinmezlerdi. Kolunda anında morluklar oldu. Bunun iki hafta boyunca geçmeyeceğini biliyordu oysa ki. Sadece halasının başını kurtarmak uğruna saçma sapan şeyler yapıyordu. Öncelik her zaman ailesiydi onun için. Daha sonra yaptıklarını gizli bir şekilde telafi edebilirdi.

    "Ne yaptın! Gir çabuk içeri umarım Bay Lambert seni kabul eder."

Endişeyle Vanya'nın diğer kolundan çekiştirerek eflatun eve girdirdi. Vanya ağlama numarası yapamıyordu daha fazla, gerçekten ağlamak istiyordu neden cadılar ağlayamıyor diye defalarca kendine soru sormuştu. Ama yanıtını hiçbir şekilde bulamamıştı. Numaradan hıçkırmak ses tellerine zarar veriyordu. İçeri de oturmuş iki kişi vardı. Vanya birini gördüğü andan itibaren etkilenmişti. Melek yüzlü bir oğlandı. Çok açık bir teni vardı. Mas mavi gözleri elinde ki meyveyi takip ediyordu. İnce dudakları zaten mutsuz olduğunu gösteriyordu. Babası gibi duran adam koltuğu işaret etti. Vanya koltuğa oturdu. Görevli onun yaptıklarını bir bir anlatınca Vanya kendini dengesiz gibi hissetmişti. Görevli uzaklaşırken sessizlik hakimdi. Vanya'nın kolu sızlıyordu ama acısı az olduğundan dolayı pek hissedilmiyordu. Eğer gücünü geri alırsa acıyı fena halde hissedecekti.

    "Kolunu neden vurdun küçük kız?" Dedi adam tüm sevecenliğiyle. Vanya gözlerini çocuktan alıp adama yöneltti. Ortamda var olan mutsuzluğu hissedebiliyor ve acısı gittikçe artıyordu, yaptıkları gereksizdi. Sonunda cevap vermeye çalıştı.

"Ben üzgünüm hiç olmadığım kadar." Dedi Vanya. Doğru kelimeleri seçmekte ilk defa zorlanıyordu. Sanki her kelimesi onu çocuğun karşısında rezil edecekti.

     Ev Vanya'nın beklemediği kadar güzel ve ferahtı. Duvarlar bembeyazdı ve boydan boya asılmış ince tuvaller vardı. Her biri farklı bir simgeyi temsil ediyor, odaya ayrı bir hava katıyordu. Gözleri duvarda ki saate kaydı birden. Saat sekiz buçuktu. Bu kadar zaman geçirdiğinin farkında bile değildi. Oğlanın sesiyle Vanya'nın dikkati dağıldı.

    "Tıpkı benim gibi" sonra da sahte bir şekilde tebessüm etti. Beyaz dişlerini gösterdiğinde Vanya sus pus oldu koltukta. Kalbi güm güm atıyordu. Cadılar gerçek insanlardan hoşlanamazlardı ve evlenemezlerdi de. Cadılar bir tek kendi soylarıyla olabilirlerdi. Vanya gözlerini ondan tekrar çekti. Adam soru sorar gibi ona bakıyordu.

   "Ben az önce annemin öldüğünü öğrendim." Dedi Vanya. Keşke başka bir yalan uydursaydım diye düşündü hemen. Ama ne söyleyebilirdi ki? Yaptıklarından dolayı yıpranmış hissediyordu. Oğlan ilk defa gözlerini onun koyu yeşil gözlerine çevirdi. Vanya kendini kontrol edemeden gücü geri geldi.

     Kolu yanmaya başlamış  damarları ortaya çıkmıştı aniden. Vanya sesli bir şekilde inledi. Acısını durduramayacak kadar çok hissediyordu. Henüz mutsuz etmek için hiçbir şey yapmamışken nasıl bu kadar şiddetli olabilirdi? Ayrıca aklına küfür etti onları nasılsa mutsuz edecekti ve acıyı her halükarda hissedecekti.

Vanya Kristie (Tamamlandı)Where stories live. Discover now