7:Sonsuza Kadar Mahkum...

2.3K 216 7
                                    

Vanya güzel bir sabaha uyandı ve mutlu mutlu üstüne bir şeyler giyindi. Cadı şehrinin bütün kasvetli havasına rağmen Vanya kendini çok zinde ve rahat hissediyordu. Dolabının kapağını açtı ve bir köşede duran süpürgesine göz gezdirdi. Dünyaya gitmeli miyim?

Vanya kararsızca bir dakika boyunca bekledi. Ne yapmalıydı? Hazır anne ve babasının güvenini kazanmışken Andrew'i görmeli miydi? Kafasında ki onlarca düşünceyi attı ve süpürgesini aldı. Belki de ilk önce biraz burada turlamalıydı.

Aynanın karşısında durdu ve kendine baktı. Solgun değildi aksine çok güzel görünüyordu. Siyah dalgalı saçlarını yukardan bağladı ve yeşil gözlerine baktı. İnsanları mutsuz etmeden doymanın bir yolu yok muydu? Belki de biraz ders çalışmalıydı ama o kadar tembellik ediyordu ki...

Salona çıktı ve annesine baktı. "Biraz dolaşacağım anne." Dedi. Cadı Sue elinde ki kağıtları bırakıp Vanya'ya baktı. "Bence benim sana göstermem gereken şeyler var." Dedi. Vanya meraklanmıştı şimdi. Derin bir nefes aldı ve annesinin yanına oturdu. "Gidelim öyleyse..." Dedi Vanya. Annesi kalktı ve süpürgesini aldı. Beraber evden çıktılar. Vanya sessizce annesini takip ediyordu uçarak.

Giderken Ross'u görmüştü. Yanında küçük kız kardeşi vardı ve huzursuz görünüyorlardı. Vanya kafasını çevirdi ve annesini izledi. Sonunda geldikleri yer bir kütüphaneydi. Cadı şehrinde bir çok kütüphane olurdu. Vanya sadece okuldaki kütüphaneyi biliyordu.

Kütüphanenin önünde kimse yoktu. O kadar kasvetli bir yerdi ki... Büyük bir kapısı vardı. Kapısının her iki tarafında karanlık heykeller duruyordu. Çok ürkütücü...

Annesi süpürgeleri bir kenara sabitledi ve Vanya'nın elinden tutarak içeri girdi. Vanya pek de girmek istemiyordu ama aynı zamanda merakına da yenik düşüyordu. Kapkaranlıktı etraf. Ne bir ses ne de bir ışık. Vanya annesinin elinden sıkıca tuttu. "Beni buraya neden getirdin Cadı Sue?" Annesi cevap vermek yerine ilerlemeye devam etti. Sonunda durduklarında Vanya derin bir nefes aldı. Etraf birden aydınlandı. Vanya etrafına baktı hemen.

Her şey o kadar korkunçtu ki ışıkların neden açık olmadığı anlaşılabiliyordu. Vanya' nın nefesi kesilir gibi oldu. Bir çok ölü cadı!

Vanya ellerini ağzına kapadı. Çürümüş et kokusu vardı artık bunu daha keskin hissediyordu. Cadılar çok güzellerdi ama ölülerdi. Vanya dehşet içerisindeydi. Yerinde donakalmıştı. Annesi Vanya'yı bu durumdan kurtarmak için sarstı.

"Cadılar çok kötüdür Vanya..." Vanya bunu daha net görüyordu şimdi. "İstersen yazılardan neler yaşandığını öğrenebilirsin." Vanya okumak istemiyordu ama okuyacaktı. Belki de cadı olduğunun farkına varması gerekiyordu.

Vanya yavaşça dikkatini çeken cadıya doğru ilerledi. Siyah saçları vardı, tıpkı Vanya'nın ki gibi beline uzanıyordu. Gözleri açık kahverengiydi. O kadar güzeldi ki Vanya onun neden burada olduğunu anlayamıyordu. Saten mavi elbisesinin üstünde adı yazıyordu.

Katherine Mellark...

Siyah rugan topuklularının yanında uzun bir kağıt duruyordu. Vanya onu eline aldı ve kızın gözlerine baktı. Sanki iki çift göz Vanya'yı izliyordu. O kadar da canlı gibiydi ki Vanya bir adım geriledi. Okumaya başladı titrek bir halde.

Katherine o büyük bir cadıydı ta ki... Vanya kafasını kaldırdı ve annesinin burada olup olmadığına baktı. Burada tek başına kalmaktan korkuyordu. Annesi ona sıcak bir gülümseme verdi ve devam etmesini işaret etti. Çok cesaretli diye düşündü Vanya.

... yaptığı hatalar bütün cadıları kötü etkiliyordu. Her yaptığı hamleyle cadılar şehri bir kez daha yok oluyordu. İyilik... Vanya tekrar duraksadı. İyilik mi? Kafası karışmış bir halde annesine döndü yine. Annesi ona bakmıyordu bu defa. Önünde duran bir Cadı-Adamı inceliyordu.

Vanya Kristie (Tamamlandı)Where stories live. Discover now