26- ı'm come princess

3.6K 397 449
                                    


Bağdaş kurup oturduğu sert zeminden yavaşca ayağa kalktı. Burada geçirdiği zamanda içeriye birkaç kız girip, sorgulayıcı bakışlarıyla dağılmış halini süzmüşlerdi. Louis ise onları umursamamış, ağırlaşan göz kapaklarını açık tutmaya çalışmıştı. Yavaşca kıyafetlerini koyduğu küçük dolaba ilerleyip, kapağını açtı. Giysilerini eline alıp teker teker giyinmeye başladı. Kapının açılma sesini duyunca kafasını heyecanla oraya çevirdi. Andy'i görünce hayal kırıklığıyla gözlerini başka yöne çevirip, pantalon düğmesini ilikledi.

Andy etrafa saçtığı paraları toplamaya başladı. Onu izlerken arkasındaki dolaplara yaslanmış kollarını önünde birleştirdi. Andy elinde topladığı paraları deste haline getirip Louis'ye döndü.

"Üzgünüm." Andy elindeki paraları uzattı.

Önüne ilişen paralara acı içinde gülümsedi ve Andy'e bakmak için kafasını kaldırdı. Ona kırgın değildi.

"Neden üzgünsün ki? Üzgün olmanı gerektirecek bir durum yok."

Her ne kadar içten içe ağlasada, gülümsedi. Andy'nin elindeki paraları alıp arka cebine sıkıştırdı. Andy dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi.

"Ne zaman gideceğiz?" Gergin havayı biraz dağıtmak adına dedi ve ellerini önünde birleştirdi.

Andy Louis'nin yaslandığı dolaplardan birine uzanıp kıyafetlerini aldı.

"Sanırım 1 saat kadar buradayız." Andy pantalonunu giynirken, sıkıntıyla nefesini dışarı üfledi. Burada daha fazla kalmak istemiyordu.

"Sen ne yapacaksın?" Üstünü aceleyle giyinen Andy'e sordu. Andy saçlarını aynaya bakarak düzelltikten sonra ona döndü.

"Müşterilerimle ilgileneceğim."

Louis dudaklarını birbirine bastırıp, kafasını salladı. Andy kolunu sıvazladıktan sonra odadan çıktı.

Aynalı masaya ilerleyip kırmızı koltuğa oturdu. Bedeni her duygu patlamasında yoruluyordu. Aynada ki yansımasına iyice yaklaştıktan sonra elini yüzüne götürüp okşadı. Ardından yanaklarını ve burnunu, parmakları dudağına gelince durdu.

Harry'i öptüğü geceyi hatırlayınca gülümsedi. Harry'nin dokunuşları yanlış hissettirmiyordu. Peki ya başkasının dokunması?

O adamın kucağında edepsizce dans ederken, onu kendinden geçirirken, birçok kişinin önünde vücudunu sergilerken...Bunları yaparken bile kendinden tiksinmişti. Peki ya biriyle birlikte olurken?

Sıkıntıyla nefesini dışarı verip, elleriyle yüzünü kapadı. Açık olan kapıdan yüksek sesli müzik gelirken, omuzlarında dokunuş hissedince ellerini gözlerinden çekip aynadan kimin geldiğinine baktığında, Sam'in iğrenç sırıtmasını aynadan görünce omuzunu çekip Sam'in dokunuşundan kaçtı. Ayağa kalkıp Sam'in karşısına geçti.

"Ah, bebeğim bana daha ne kadar böyle davranmaya devam edeceksin?" Sam kollarını göğsünde birleştirip aynalı masaya yaslandı.

"Ne istiyorsun?" Sam'in sorusunu umursamazken, dişlerinin arasından tısladı. Sam alayla gülüp Louis'ye yaklaştı.

"İçeride seni bekleyen insanlar var." Eliyle Louis'nin çenesini sıktı.

Çenesini çekmek isteyince, çenesine daha fazla baskı uygulanmıştı bu yüzden hareket etmeyi kesti.

"Bu arada artık kendine gelsen iyi edersin." dedi kaş çatara. "Benimle bir daha böyle konuşma!" Sam'in sert sesi ve yüzüne değen içkili nefesle yüzünü buruşturdu. Çenesini bırakınca elini çenesine götürüp ovdu.

dark sailWhere stories live. Discover now