Yatakta Harry'e biraz daha sokulup gözlerini uyumak için bir kez daha kapattı. Karnında dolanan büyük ellerin üstüne yavaşça ellerini koydu. Çatıdaki yıldızları biraz daha izlemişlerdi ve soğuk havanın bedenini titretmeye başlatmasıyla, çatıdan inip odaya girmişlerdi. Bedeni Harry'nın sıcaklığıyla ısınırken uyumaya çalışıyor, gözlerini her defasında kapatıp gözünün önüne gelen sahnelerle tekrar açıyordu.
Boynuna çarpan Harry'nin nefesiyle tebessüm etti. Odanın içinde kapının tıklatıldığında uyumak için kapattığı gözlerini tekrar açtı. Tekrar kapının ahşap yüzeyine vurulma sesi yankılandığında kafasını yastıktan kaldırdı. Karanlık odada ki kapıda gözlerini gezdirdi.
Bu saatte kim kapılarını çalıyordu?
Harry'nin bacaklarına dolanan bacaklarını yavaşca çekti ve karnındaki elleri gevşetti. Bedenini harekete geçirip, sıcak tutuştan sıyrıldı. Yatakta oturur pozisyona geldi ve çıplak ayaklarını zemine bastırdı. Gözlerini kapının altından gelen ışığa çevirdi. Kapıyı çalan kişi gitmiş olmalıydı. Adımlarını odanın kapısına yöneltti.
Elini kulpa atıp aşağıya indirirken, kulak tırmalıyıcı bir ses çıktığında, burnunu kırıştırıp yatakta uyuyan Harry'e gözlerini çevirdi. Onun hâlâ aynı pozisyonda uyuduğunu gördüğünde dışarıya nefesini verip kapıyı araladı.
Kapı aralığında boş hole bakarken kaşlarını çattı. Çocuklardan biri bir şey isteyecektir diye düşünmüş, kapıyı kapatacakken kapının önündeki beyaz papatyayı gördüğünde holde gözlerini tekrar gezdirmişti. Kapı kulpunu bırakıp yere çömeldiğinde, zemindeki beyaz papatyayı parmakları arasına aldı ve papatyada gözlerini gezdirdi.
Bunu buraya kim bırakmıştı?
Olduğu yerden doğrulup gözlerini ovaladı. Gözleri holün zeminine odaklanırken gözlerini büyüttü. Zeminde hol boyunca dizilmiş beyaz papatyalar vardı. Üşümeye başlamış ayaklarını harekete geçirip, odada uyuyan Harry'i yalnız bırakarak holde sessizce yürümeye başladı. Yerde önüne gelen papatyaya eğilip avcunda tuttuğu papatyanın yanında ekledi.
Hol boyunca ilerledi ve eğilerek yerde etrafa dağılmış papatyaları topladı. Merdivenin başına geldiğinde, basamaklarında aynı şekilde papatyalarla süslü olduğunu gördü. Kafasını hole çevirip odaların kapısında gözlerini gezdirdi. Ardından ahşap merdiven basamaklarına bastı. Tekrar çiçekleri toplamaya devam etti. Son basamaklara bastığında, bambaşka bir manzarayla karşılaştı.
Etrafı soluk yeşil tonlarının olduğu bahçeye ve harabeyi andıran yıkık duvarlarla bakışlarını olduğu yere çevirdiğinde tahtaları siyah renge bürünmüş kırık dökük basamaklı merdivende gözlerini gezdirdi. Bu sefer basamakların üstünde siyah papatyalar vardı.
Yere çivilenmiş ayaklarını harekete geçirip nefesini tutarak kırık tahtalara bastı. Tekrar eğilerek siyah papatyaları beyaz papatyaların renklerine karıştırdı. Her basamağa basışında, gıcırtılar kulağında yankılanırken düşen çiçeklerini tekrar kucağına yerleştirip son basamakta soluk çimlere ayağını bastı.
Kafasını yukarı kaldırdığında gökyüzüyle karşılaştı. Etrafta gözlerini gezdirmeye başladı.
"Willam!"
Duyduğu kadın sesiyle kafasını sağına çevirdi ve kulağına dolan ağlama sesleriyle gözlerini etrafta gezdirmeye başladı. Kalp ritimleri ve hızla alıp verdiği nefes sesleri kulaklarında yankılanırken kucağındaki çiçeklere tırnaklarını geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dark sail
Fanfiction"bazen tüm acıyı hatırlıyorum. bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor. merak ediyorum, daha ne olabileceğini. kalabalık bir odada, yapayalnız hissediyorum. kendi kendime düşünüyorum, korku, pişmanlık, yalnızlık... benim bundan kaçışım yok." "hâlâ kal...
