46- life lined up on the mirror dont blow it

2.5K 249 456
                                    

y/n; sanki bu bölüm final olacaktı?
ama olmadı *-*
medyadaki eşsiz sesleri dinlemenizi isterim.
iyi okumalar efendim✨


***

"Az kaldı." dedi Harry. "Birazdan şehrin göbeğine çıkacağız Louis."

Louis, küçük bir baş sallamayla yürümeye devam etti. Neredeyse iki saattir yürüyorlardı ve bacaklarında ki kaslar acımaya başlamıştı. Harry, çantasından çıkartıp eline verdiği su matarasından bir miktar içti ve Harry'e uzattı.

"İç hadi." Harry, gülümseyip matarayı elinden aldı.

Harry suyunu içerken Louis etrafı izledi. Ormanlık alan geride kalmıştı. Uzakta olsa araba seslerini duyuyordu. Artık el fenerine gerek kalmamıştı. Yürüdükleri yolda birkaç tane aydınlatma vardı.

"Hala kaçtığımıza inanamıyorum." dedi uzaktan belli olan şehrin ışıklarına bakarak.

Harry, suyu içmeyi bitirdiğini mataranın kapağını kapattığını çıkan sesten anlamıştı. "İnan çünkü artık orada değiliz." Kısa bir iç çekişten sonra Harry'nin parmaklarını avuç içinde hissetti. "Sadece sen ve ben varız."

Avuç içindeki parmakları parmaklarına kenetleyip gülümsedi." Sen ve ben."

İkisi birbirine aşkla gülümseyip el, ele yürümeye devam ettiler.

Louis?" Harry'nin sesini duyduğunda bakışlarını ona yöneltti.

"Hmm?"

"Senin okulda veya çevrende arkadaşın var mıydı?" Louis dudak büzüp bir süre düşündü ve "Vardı." dedi. "Beni iyi anlayan, şuana kadar her şeyimi bilen, küçüklüğümden bu yana yanımda olan bir arkadaşım var yani vardı..." Konuşmasını kafasını gökyüzüne çevirirken bitirdi. "Bu olaylardan sonra konuşmayı bıraksakta vardı."

Yandan Harry'nin ona baktığını biliyordu "O kim? Yani arkadaşın?" ve bu sorunun geleceğini bildiği için cevabı hazırdı.

"Şu an elini tutuyorsun." Ellerini hava kaldırıp gülümsedi.

Harry'nin surat ifadesinden anlamadığı belli olurken devam etti. "Benim en yakın arkadaşım kendim. Adı Louis tanıştığına memnun oldu." Louis, daha devam edecekti ama Harry'nin aval aval bakmasına dayanamayıp kahkaha attı. "Bir dakika açıklayacağım." İç çektikten sonra devam etti. "Küçükken yalnızdım. Her ne kadar David amca yanımda olsada kendi yaşıtım biri yoktu. Bu yüzden kendi yaşıtım olan kendimi şeçtim." Duraksadı. "Sonra okula başladım. Kız erkek farketmez tek tük arkadaşım vardı ve inan inanılmaz hayat hikâyelerini bana anlatmakta çekinmiyorlardı. Her birini dinlerdim. Her birine tavsiyelerde bulunur, onlarla konuşurken 'Vay canına bende anlatsam nasıl olur?' diyordum. Ama sonradan vazgeçmekle birlikte kendime gülüyordum."

Temiz havayı içine çekti. "Neyini anlatacaktım ki? Annemi, babamı, kardeşimi veya sevgili mi? Hiç olması David amcayı mı?" Kendi kendine güldü. "Öylece bir soru geldi aklıma 'Kendini anlat.' Bu kafamda yankılandı. Sonra boş verdim ne anlatacaktım ki insanlara? Kendimi kimse anlayamazdı. Bir anıyı kendinden başka kimse ne hisseder, ne de anlar, o anılarda sadece sen varsın çünkü. İnsanlar anlattığında, rahatladıklarından söz ederlerdi. Onlardan biri değildim sanırım. Kendini anlatmanın bir anlamı yoktu. Zaten ben kendime anlatıyordum. Anılar peşini bırakmaz değil, hissettirdikleri seni bırakmıyor."

Bir an duraksadıktan sonra histerik şekilde güldü. Hâlâ Harry'nin yönlendirmesiyle yürümeye devam ediyorlardı.

"Ardından insanlardan uzaklaşmaya başladım zaten David amca öldükten sonra pek konuşmuyor, ağzımdan tek tük cümleler çıkıyordu. Bir süre sonra hiç konuşmaz oldum öyle neşesiz bir tip değildim, gülümserdim gerektiği yerde ama gerektiği yerde ağlayamazdım. Sam'in evindeydim. Onunla bir problemim yoktu.
Zaten eve geldiği saatlerde ben çoktan uyanıp okula gitmek için hazırlanıyor olurdum ya da gece uykumdan uyanmama sebep olan odasından gelen kadınların sesleriyle gözlerimi aralardım. Günler geçtikçe anılarımın hissettirdikleri, nefessiz kalmama neden olmaya başladı. Evde çoğu kez bayılıp kaldığım günler oluyordu veya ağlama krizlerine giriyordum. Tek başıma o odadan o odaya kendimi atıyor, küçük olan neresi varsa oraya saklanıyordum hatta uyuya kaldığım zamanlar oluyordu. Hatta bir keresinde; Sam'in kokuşmuş dolabında uyuya kaldığımda onun evi inleten bağırışıyla uyanmıştım. Geri zekalı neredeyse kalp krizi geçiriyordu. Tabii iyi bir azar ve kulağımı çınlatan bir tokat yemeyi saymazsak çok komikti."

dark sailHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin