31- ı'm dying to let you know

4.2K 372 403
                                    


Gözlerini araladığında, yeni doğmaya başlamış güneşin az da olsa aydınlattığı odada göz gezdirdi. Yerlerde duran lacivert havlu, kıyafetler ve pencereden içeriye süzülen ışıkta gözüken toz taneleri. Sırtında Harry'nin inip kalkan göğsü, belinden karnına dolanan sıcak büyük eller.

Herşey iyi ve huzurlu görünüyordu. Harry'nin bacaklarına dolanan bacağını yavaşca çekti. Ardından karnında duran eli tutup yavaşça Harry'e döndü.

Yüzünün bir kısmı yastığa gömülmüş, bukleleri asice yastıkta dağılmıştı ve saç tellerinin birkaçı gözünün önüne düşmüştü. Yine Harry vardı yanında. Yine o sarılıyordu. Sırtını yeniden ona yaslamıştı. Dün gece yaşadıklarını ve yaşayacağı şeyleri düşündü. Belki de bugün yeniden biriyle birlikte olacak, aynı duyguları yaşayacaktı.

Bu hep olacak mıydı?

Her gün üzülecek miydi?

Elini battaniyenin altında çıkartıp, Harry'nin yüzüne düşen saç tutamını arkaya itti ve bedenini biraz daha ona yaklaştırdı. Ellerini kapatan kremrengi kazağıyla, Harry'nin kollarının altından geçirip sarıldı.

Kendini iyi hissettiren ve alışık olduğu kokuyu içine çekti. Ona alışmıştı. Hemde fazlasıyla. Gözlerindeki sevgiye, gülümsemesindeki huzura. Her şeyine.

Harry'nin hareketlendiğini farkedince yavaşca gözlerini ona çevirdi. Belindeki kollar sıkılaştı ve ardından hayran olduğu yeşil gözler gün yüzüne çıktı. Gün aydınlandı.

Harry, bedenini kendine çekip gözlerine bakmaya başladı.

"İyi misin?" dedi Harry burnuna öpücük kondururken. "Ateşin yok değil mi?" Elini Louis'nin alnına koydu.

"Hayır." diye mırıldandı nefesinin altından. "İyiyim bir şeyim yok."

"Neden bu saatte uyandın bebeğim?" Eliyle yanağını okşarken elini yavaşca kendine çekti.

"Bilmiyorum uyandım." dedi omuz silkerken. "Uyandırdım mı?" Çünkü yatakta çok hareket etmişti. Harry kafasını olumsuz anlamda salladı ve liyle önüne gelen saçını kulağının arkasına itti.

"Acıktın mı?" diye sordu.

Acıkmıştı ama yiyecek hali olduğunu düşünmüyordu. Hiç birşey yapmak istemiyordu. Bu yatakta kalmak istyordu. Ne Harry'den başka birini görmek, ne de biriyle konuşmak istiyordu.

Sadece Harry.

Kafasını olumsuz anlamda salladı. Harry nefesini dışarı verdiğinde, konuşacakmış gibi olsa da dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı.

"Seni bir yere götürmek istiyorum." Harry birkaç dakika sessizliğin ardından konuştu.

Harry'nin göğsünde parmağıyla daireler çizmeyi bırakıp merakla ona bakarken "Nereye?" dedi.

"Gittiğimizde görürsün." Harry yatakta doğruldu. "Hadi gel üstünü giyindirelim."

"Harry bir yere gitmek istemiyorum." Elini omzuna atıp onu durdurdu. "Hem bu saatte nereye gidiyoruz?"

Dışarı çıkmak istemiyordu. İnsanları görüp kendi düştüğü hayatla bir kez daha yüzleşmek istemiyordu.

"Biraz temiz hava almanı istiyorum." dedi Harry kolunu okşarken. "Günlerdir bu evdesin."

Harry haklıydı. En son Sam'in evinde kalırken mutfak ihtiyaçları için dışarı çıkmıştı. Kafasını olumlu anlamda sallayıp, bacaklarını yataktan sarkıttı. Beline kadar sıyrılan kazağı aşağıya çekiştirip, Harry'le birlikte dolabın önüne geldiler.

dark sailHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin