7: KİLİTLİ KAPI

12.5K 424 46
                                    

Bölüm Parçası: Sam Smith - Lay Me Down

"Yapma Derin, hala kızgın mısın?" diye sordu, kafasını bir kedi gibi omzuma sürterek. Daha sonra ışıl ışıl parlayan ela gözleriyle birlikte 'yavru köpek bakışı' kartını kullandı.

"Evet." dedikten hemen sonra, hızlı bir şekilde "Hayır." diye ekledim.

"Evet mi, hayır mı?" Alt dudağını büzmüştü.

Sevimli görünen haline bir süre öylece baksam da dayanamayıp, dudaklarımın arasına bastırdığım gülümsemeyi serbest bıraktım. "Bilmiyorum. " dedikten sonra gözlerimi tavana diktim ve sonra tekrar suratına baktım: "Bak ne diyeceğim; bugün bize eşlik edersen ödeşiriz." Dün Uras'la iyi vakit geçirdim, evet. Fakat hala ona güvenmiyor ve onunla yalnız kalmak istemiyordum. Artık insanlarla karşılıklı iletişim kurmakta zorlanıyordum. Bu durum bir çığ yığını altında kalmışım hissi yaratıyordu. Üzerimde böyle bir baskı hissederken Uras gibi tutarsız biriyle iletişim kurmak rahatsız olmak hissini farklı bir boyuta taşıyor, düşünce frekanslarımı bozuyordu.

"Yeni bir başlangıç yaptığınızı düşünmüştüm." derken hayal kırıklığı ses tonuna yansımıştı. İdil, hep beraber vakit geçirmemizi ve bu nedenle Eren'le olduğu kadar Uras'la da anlaşmamı istediğini her seferinde dile getiriyordu.

"Aslına bakarsan, henüz bir başlangıç yaptığımızı sanmıyorum. Normalde insanlar kendilerini tanıtarak bir başlangıç yaparlar. Öyle değil mi? 'Merhaba. Ben Derin.', 'Tanıştığımıza memnun oldum.' " Boş sınıfı bir tiyatro sahnesi olarak kullanıyor ve bir monolog canlandırıyordum. İdil kıkırdamaya başladı: "Bu dersi vermezse kızıl bir hatunun, o kalp krizi geçirene kadar susmayacağını söyledi." dediğimde alay ve alınmışlık arasında bir ifade takındı. Gülme sırası bendeydi.

Gözlerini kıstı ve kollarını göğsünün altında birleştirerek yapmacık bir kahkaha attı. "Başlangıç yapmayan iki insana göre epeyce sohbet etmişe benziyorsunuz. Daha şimdiden hakkımda mı konuştunuz? Kıskandım. Uras'a geri çekilmesini söyleyeceğim. Benim kızımı elimden alamaz." diye takıldı.

Göz göze geldiğimizde bastırğımız kahkahamız dudaklarımızın arasından yükseldi. "O halde bizi yalnız bırakmamalısın." Dedim, bir kez daha şansımı deneyerek. Evet demesini diliyordum. Baş parmağımı işaret parmağımın üstüne koyarak küçükken yaptığım 'dilek' hareketinden yaptım. Uras ondan uzak durmamı söylemişti ve ben bir şekilde karşısına çıkıyordum ya da o benim. Kader kartlarını bana karşı fazla ironik oynuyordu.

Tekrar dudağını büzdü. "Barlas'a söz vermiştim. Lütfen bana kızma." Partiden bu yana her gün görüşmüşlerdi. Barlas'da sevemediğim soğuk bir şeyler olsa da İdil'i hiç olmadığı kadar neşeli bir hale getirdiği gözler önünde sergileniyordu.

"Sen ve Barlas, ha?" diye sorum kaşlarımı havaya kaldırarak. "Oysa ki ben ilk günden beri Eren ile aranda bir şey olduğunu düşünmüştüm." Daha sonra ağzımdan dökülen kelimeler karşısında gözlerimi kapadım. Düşünmeden konuştum.

Abartılı bir şekilde gülerek bakışlarını benimkilerden uzaklaştırdı ve elini havada salladı. "Ben ve Eren mi ?" diye sordu, bunu düşündüğüme inanamıyormuşçasına. "Beni küçük kız kardeşi olarak görüyor." diye ekledi ve omuz silkti. Yanakları kızarmıştı. Bir dakika İdil Kaya az önce utanma belirtisi mi gösterdi? Belki de düşüncelerimde yanılmıyorumdur.

"Yani öyle görmese sen... " diye söze başlayacak oldum fakat ben cümlemi tamamlayamadan araya girdi: "Derin, konuyu kapatabilir miyiz? Lütfen."

Hislerini ne kabul ediyor ne de ret ediyormuş gibi bir hali vardı. Onu anlatması için zorlamayacaktım. Eğer istemiyorsa bu konu hakkında bir daha ağzımı açmayacaktım. Konuşmak istemediğin bir konunun sürekli önüne gelmesinin ne demek olduğunu biliyordum. Sanki insanlar her seferinde başka bir defter koyuyordu önüne fakat sayfalar bir önceki deftere aitti. Aynı satırlar, aynı cümleler, aynı soru işaretleri ...

BEYAZ KUMRUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin