21: MIŞIL MIŞIL

7.2K 340 23
                                    

Bölüm Parçası: Pink- Family Portrait

Bölüm umarım beklediğiniz süreye değer nitelikte olmuştur. Keyifli okumalar. Kendinize cici bakın :)

***

Böyle olmak ya da böyle hissetmek istemiyorum. Cevabını bilmediğim sorulara yenileri eklenmişti ve bu durum tenime bıçak gibi saplanıyor, derin ve şiddetli yaralar bırakıyordu.

Titrek bedenim yatak odamın pervazından geçer geçmez içerisinde ilaç kutusunun yedeğinin bulunduğu çekmeceye koştum. Çekmeceyi aralayarak elimle kıyafetlerimin altını yokladım ve silindir şeklindeki kutuya ulaştığım anda her şeyin yoluna gireceğini düşündüm. Tek isteğim kan akışımda dolaşacak tek bir dozdu.

Beyaz kapağı saat yönüne doğru çevirdim ve silindir şişeyi ters çevirerek avucumun ortasına bir kaç kapsülün düşmesini bekledim. Fakat şişe boştu. Şişeyi geriye fırlattıktan sonra derin bir nefes verdim ve parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim.

Eşyalarım Berkay'da kalmıştı ve çantamda bir şişe dolusu ilaç vardı. Nerdeyse tüm gün uyumamıştım ve her gece ilaçlarım olmadan uyumama engel kadar korkunçtu.

Çekmecedeki kıyafetleri birer birer etrafa saçarak başka ilaç kutusu olup olmadığına bakınmaya başladığımda Uras odaya ulaştı. Bu gece iyi olduğuma emin olmak istediğini söylemiş ve içeri girmek için izin istemişti. Yalnız kalmayı umursamayacak kadar kafam doluydu. Tek düşündüğüm çekmecedeki ilaç kutusuydu.

Ona bakmıyordum fakat gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. Delirmiş gibi görünüyorsamda umrumda değildi. Nefes almak yeterince zordu. İlaç kullanma isteğim giderek yoğunlaşan bir takıntı haline gelmişti ve ben bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum. İşin aslı başa çıkmak istediğimden emin değildim.

Sıcak, iç gıdıklayıcı bir dokunuş beni dünyaya geri getirdi. Başımı kaldırdığımda Uras'ın endişeli yüz ifadesi ile karşı karşıya kaldım.

"Ne aradığını söylersen sana yardım edebilirim." diye teklif etti. Ses tonu zayıftı. Nazik olmaya çalışır gibiydi fakat ne yaptığım konusunda endişelendiği suratından anlaşılıyordu.

Omzumu nazikçe tutan elinden kurtuldum ve odanın içinde ilerledim. Derin bir nefes aldım ve parmaklarımı tekrar saçlarımın arasından geçirdim.

Yere yığmış olduğum kıyafetlere bakarak "Eşyalarım orada kaldı. İlaçlarımın bulunduğu şişnenin yedeği çekmecede olmalıydı fakat hepsi bitmiş." dedim. Tekrar komodine yaklaştım ve ikinci çekmeceyi açarak karıştırmaya başladım. "Burada bir yerlerde bir tane daha olmalıydı!" diye sitem ettim.

Uras bir kez daha bana yaklaşarak nazikçe beni kendine çevirdi ve başımı ellerinin arasına alarak bakışlarımı gri-mavilerine kenetledi. "Ne zamandan beri ilaç kullanıyorsun?" diye sordu.

Gözlerimi omzunun ardından duvara sabitledim ve düşündüm. "Neredeyse bir yıldır." diye yanıtladım.

Başımı bıraz daha kaldırdı ve tekrar gözlerine bakmamı sağladı. "Bir yıl mı ? Kullanmaya ara vermedin mi ya da psikiyatrisin hiç dozu azaltmadı mı?"

Derin bir nefes verdim. "İstanbul'a geldiğimden beri mutluluk veren şu turuncu hapları doktorumun verdiği dozda kullanmıyorum." diye itiraf ettim.

Uras başımı serbest bırakıp bir adım geriye doğru adım attı ve ellerini ensesinde birleştirerek derin bir şekilde nefes verdi. "Deli misin sen?! Bunlar bağımlılık yapar. Kendini öldürmek mi istiyorsun?" Bu kez ses tonu tok ve gürdü.

BEYAZ KUMRUWhere stories live. Discover now