20: DOSYA

8.2K 338 17
                                    

Haftaya sınavlarım başlayacak ve yaklaşık iki hafta kadar bölüm yazamayacağım. O yüzden bu bölümde tansiyonu yüksek tutmam istedim. Seviliyorsunuz kendinize cici bakın :* Keyifli okumalar :)

 Seviliyorsunuz kendinize cici bakın :* Keyifli okumalar :)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

Bölüm Parçası: Florence + The Machine - Never Let Me Go

"Alo? Zehra Teyze." Bir yandan kıyafetlerimi valize yerleştirirken diğer yandan telefonu omzumdan destek alarak kulağıma dayadım.

"Kızım nasılsın?" diye sordu Zehra Teyze.

Zehra Teyzenin özlem dolu sesini duyunca gülümsedim. "İyiyim. Sen nasılsın?"

"Bende iyiyim kızım, sağol."

Lafının devamını beklemeden araya girdim. "Saat kaç gibi İstanbul'da olursun?" diye sorduğum sırada heyecanla yanıtını beklerken elimdeki bluzu kenara koydum ve telefonu elime alarak yatağa yerleştim.

"Bende onun için aramıştım seni. Babanla konuştum. Yarın akşam gelebileceğim. Halletmem gereken bir kaç iş çıktı kızım."

Yanıtını duyduğumda omuzlarım çöktü. Hayal kırıklığımı ses tonuma yansıtmadan "Pekala. Sorun değil. Seni görmek için sabırsızlanıyorum." dedim.

Zehra Teyze kıkırdadı. "Bende yavrum bende. Çok öpüyorum seni. Kendine iyi bak."

"Bende öpüyorum. Görüşürüz." diyerek telefonu kapadım. Abartılı bir şekilde nefes verdikten sonra pencerenin önüne dikildim ve camı açarak toprak kokusunu içime çektim.  Çoğu yağmuru sevmezdi. Bulutlar insanın üzerine baskı yapan bir tavan gibi yaklaşırdı ve herkes saçak atlarına kaçışırdı.

Gülümsedim.

Oysaki ben, gri bulutların baskısına rağmen yağmurda ciğerlerim patlayana kadar koşuşturmayı, iç çamaşırlarıma kadar ıslanıp eve geldiğimde sıcak duşun altında vücudumun tatlı bir sızıyla sızlama hissini severdim. En sevdiğim kısım yağmurun bitişiydi. Hava toprağın ıslak odun kokusuyla birleşir, gökkuşağı karamsar gökyüzünü taçlandırırdı.

Kapı çaldığında omzumun ardından geriye doğru baktım. Berkay kapıyı aralamış kafasını içeriye sokmuştu. "Gelebilir miyim?" diye sorduğunda gözlerimi devirdim ve tekrar başımı pencereye çevirdim. Berkay içeriye girdiğinde kapadı. Odanın içerisinde ilerlerken duyulan ayak sesleri bir süre sonra kesildiğinde yatağa oturduğunu anladım. "Dün gece için hala kızgın olmazsın?" diye sordu.

Omuz silktim. "Beni gerçekten zor durumda bıraktın."

"Telefonumun kapandığının bile farkında değilim."

İç çekerek ona doğru döndüm. "Seni kapının önünde sızmış bir vaziyette buldum. Kimse evden çıkmadan önce eşyalarımı toplamaya geldiğim için şanslısın. Yalan söylediğimiz ortaya çıksaydı başımız belaya girerdi." Nefes almadan konuşuyordum.

BEYAZ KUMRUWhere stories live. Discover now