13.Bölüm - Bilge

797 108 32
                                    

YN: okumadım hatalar olabilir. Ne kadar çok beğeni ve yorum, o kadar çabuk bölüm...

Keyifli okumalar <3

**Sehun**

Uçurumdan birlikte düşerken, tarifsiz bir huzur duygusuyla dolmuştum. Nedeni Kai'nin kollarında olmamdı. Bana bir asırdan daha kısa gelen ama o kısacık anda henüz yerle bütünleşmeden, ikimizde havada süzülmeye başlamıştık.

Düşmüyorduk fakat hareket de etmiyorduk. Neler olduğunu anlamamıştım. Yerle aramızda bir metreden fazla vardı. Ani bir şekilde yere düşerken Kai kafasını yere çarparak bayılmıştı. Ben ise uyanıktım.

Ve her şey peş peşe gelmişti. Yabancıyla karşılaşır karşılaşmaz benimle bağ kurmuştu. Adının Pacem olduğunu zihnime fısıldarken, anında kendimde bir tuhaflık sezinlemiştim.

Kai'nin hâlâ baygın olması beni korkutmuştu. Önce onu uyandırmalı ve kendine getirmeliydim.

Çok geçmeden çabalarım sonuç vermiş ve Kai gözlerini açmıştı. Neden yere düşmeyip de, bize bir şey olmadığını anlamaya çalışırken, oldukça şaşkın görünüyordu. Ayağa kalkar kalkmaz Pacem'i o da fark etti.

Kris ve Lu Han ayaklarının dibinde baygın yatarken, zihnime doluşan görüntüler beni fazlasıyla rahatsız etmişti. Pacem benim kutsal olduğumu ve Shangri La'da beni beklediklerini söylemişti.

Hiçbir söylediğine anlam yükleyemesem de bir yanım onun doğru söylediğinden emindi. Ama bir terslik vardı.

Emin olamıyordum. Arkadaşlarımdan birinden tehditkâr bir aura yayılıyordu. Hangisinden geldiğini anlamamıştım.

Zihnime bıçak gibi saplanan görüntüler beni halsiz bırakmıştı. Düşünmem gereken çok şey vardı ve bir plan yapmalıydım.

Her şeyden önce aramızdaki yabancıyı bulmalıydım. Pacem onun kim olduğunu bildiğini söylemişti. Fakat bana söylemeyi reddediyordu. Çünkü ona göre ben Shangri La'ya girebilmek adına bir teste tabi tutuluyordum.

Beni sınıyordu. Gücümü benliğimi ve belki de bedenimi test ediyordu. Neler yapabileceğimi görmek istiyordu. Bunu dile getirmemiş olsa da çok açıktı.

Kai ve Kris sürekli olarak neden onlarla tekrar konuşmayı kestiğimi anlamamışlardı. Lu Han'ın ise bana olan bakışları hiç olmadığı kadar donuktu. Daha önce bana hiç böyle boş baktığını görmemiştim.

Hareketleri Lu Han'ın kilere benzese de gerçeği anlamıştım. Kamptan ayrılmadan önce gerçekle birlikte zihnim aydınlanmış ve bir plan yaparak Pacem'e söylemiştim.

Sonuçtan oldukça memnun görünüyordu. Çünkü hain olabilecek kişinin kimliğini zor olsa da bulmuştum.

Daha önce şekil değiştirebilen bir varlıkla karşılaşmadığım için tedbirli olmak zorundaydım.

Kamptan Pacem ile birlikte ayrılmıştık. Diğerleri uyurken gerçek Lu Han'ı bulmak ve koruma altına almak zorundaydık.

Pacem'in anlattığına göre şekil değiştiren oldukça tehlikeli bir yaratıktı. Arkadaşlarıma ve özellikle de sevdiğim adama zarar verebileceğini göze alamazdım.

Lu Han'ı uçurumdan düşmeden önce konaklamak için durduğumuz kaya oyuğunda yaralı bir halde bulmuştuk. Durumu oldukça kötü görünüyordu.

Büyü yapmak istesem de Pacem gücümü şekil değiştireni yakalamak için kullanmam gerektiğini söylemişti. Lu Han'a o yardım edecekti. Yüzeysel yaralarına çok fazla müdahale etmemiş, sadece ağrısını geçirmişti.

Yıldız TOZUWhere stories live. Discover now