16.Bölüm - İki Dünya

837 88 38
                                    

Lu Han

Kris beni yaralı halde gördüğünden beri o kadar çok üzerime titriyordu ki, açıkçası hoşuma gitmediğini söyleyemezdim. Hele bana yardım etmeye çalışan Shangri La şifacılarına bile kafa tuttuğunu görünce, gülümsememi gizlemeyi zorlukla başarmıştım.

Bu neredeyse 2 metrelik koca bebeğin beni korumaya çalışması gururumu okşuyordu. Evet, kendisinden önce giden şöhretinden ve çapkınlıklarından haberdardım.

Her şeyin farkında ve de bilincindeydim. Fakat bunca zamandır belki de tanıştığımız ilk andan beri, onu ne başkalarıyla görmüş ne de birlikte olduğuna dair bir şeyler işitmiştim.

Bana olan ilgisinin geçici olmadığını bildiğim kadar, bende ona karşı bir şeyler hissettiğimi söylersem sanırım en azından kendime karşı dürüst olabilirdim.

Şimdi yattığım yerin hemen yakınında, oturduğu yastığın üzerinde iki büklüm olmuş bir halde, kafasını taş duvara dayamış ve de içi geçmiş bir şekilde uyuyordu.

Onu izlerken kendi mimiklerimi kontrol edemiyordum. Tebessümüm yüzüme yayılırken, görevimin getirdiği sorumluluk altında ezilmemek için dua ediyordum.

Şifacıların kısa süreli tedavisiyle çoktan kendimi toparlamış ve iyileşmiştim. Sadece yorgun hissettiğim için halsizliğim vardı. Buna rağmen Kris bir an bile yanı başımdan ayrılmamış ve sürekli iyi olmam için endişelenip durmuştu.

Yorgunluktan ve endişeden dolayı beti benzi atmış bir şekilde uyurken, yattığım yerden usulca kalktım. Neyse ki yer yatağı olduğu için çok fazla çaba sarf etmeme gerek kalmamıştı.

Dizlerimin üzerinde Kris'in yanına doğru emekledim ve tam önünde durdum. Başını yana doğru eğmiş rahatsız bir şekilde uyuyordu. Hiç düşünmeden kucağına kuruldum ve başımı omzuna dayayarak yüzümü boynuna gömdüm.

Derin bir nefes aldığım sırada Kris uyanmış ve şaşkınlıkla bana bakmaya çalışıyordu. Ben ise oralı değildim. Bulunduğum yer fazlasıyla rahat iken bir de onun sorularına cevap aramak istemiyordum.

Fakat o bunu yapmak yerine, kısa süreli şokunu atlatmış ve sıkı sıkı belime sarılarak yüzünü saçlarımın arasına gömerek öpmüştü.

İtiraf etmeliyim ki Kris ilk defa beni yanıltmıştı. Yine de şikâyetçi değildim. Boynumu öpmesine bile ses çıkartamadığıma göre, ondan gerçekten de çok hoşlanıyor olmalıydım.

Kucağımda duran ellerimden birini boynuna sardım ve ondan güç alarak bana yaptığı gibi boynunu öptüm.

Verdiği ilk tepki kedi gibi mırıldanmak olmuştu. Daha sonra beni kendisinden biraz uzaklaştırarak gözlerimin içine baktı. Aramızda en ufak bir diyalog geçmemesine rağmen benden izin istediğini anlamıştım.

Az önceki gibi dudaklarımdan yüzüme yayılan tebessümümden güç alıp, bana iyice yaklaşmış ve dudaklarını dudaklarıma hapsetmişti.

Ne hissedeceğimi, ne düşüneceğimi bilmiyordum. Bunun yerine dudaklarım, benden bağımsız bir şekilde, onun dudaklarımın üzerinde hâkimiyet kurmasına eşlik ediyordu.

Aylar öncesinde bana Kim Kris'i böyle ateşli bir şekilde öpeceğimi söyleselerdi, sanırım dalga geçtiklerini düşünerek onları kurbağaya çevirirdim. Ama şimdi kollarında olup da, öptüğüm bu adamı iyice sahiplenmiştim.

 Ama şimdi kollarında olup da, öptüğüm bu adamı iyice sahiplenmiştim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Yıldız TOZUWhere stories live. Discover now