15.Bölüm - Yıldız Mührü

996 103 55
                                    

*Sehun*

Kütüphaneden Bilge ile birlikte çıktıktan hemen sonra, ona bir süre yalnız kalıp düşünmek istediğimi söylemiştim.

Nedenini biliyordu. Psişik olmama rağmen benim bile öngöremediğim şeyler öğrenmiştim. Hayatımın hiçbir evresinde, bu kadar sarsıcı bir durumla karşı karşıya kalmadığım için, soğukkanlılığımı yitirmekten korkuyordum.

Bilge yanımdan ayrılmadan hemen öncesinde, bana defalarca yerine getireceğim görev için doğduğum felaketin kaynağını göstereceğini söylemişti.

Önce Kai'yi görmek istediğimi söyleyerek ondan bana biraz zaman vermesini rica etmiştim. Tuhaf bir biçimde bana karşı çıkmamış, aksine yüzünde büyük bir tebessümle beni onaylamıştı.

Yalnız kaldığımda düşüncelerim her zamankinden de karmaşıktı.

Neler olduğunu, neler olabileceğini ve bundan sonra nasıl davranmam gerektiğini hiç bilmiyordum.

Tek bildiğim Kai'yi ve Lu Han'ı bu görevden olabildiğince uzaklaştırarak, onları güvende tutmak istememdi.

Neyin yanlış ya da neyin doğru olduğunu ayırt edebilecek durumda değildim. Kafam o kadar çok karışmıştı ki, görev bilincimin ve sorumluluklarımın her zaman farkında olan ben, şimdi sadece Kai'yi görmek için ölüyordum.

Onu bu kısacık zaman diliminde bile özlemem büyük bir haksızlıktı. Eğer başarısız olursam ardından gelebilecek felaketin boyutlarını bile düşünemiyordum.

Adımlarımı bilinçsizce atarken, onu nerede bulacağımı elimle koymuş gibi biliyordum.

Gözlerimi kapattım. Birkaç saniyeliğine ne yapmam gerektiğini kafamda tarttım. En sonunda Kai'yi kendime âşık edip ona her istediğimi yaptırabilirsem, onu buradan göndererek güvende kalmasını sağlayabilirdim.

Biliyorum. Aptalca bir düşünce şekli. Ama insan çaresiz kaldığında hep olmadık şeyleri düşünmeye eğilimli olabiliyor. En yapmam dediğiniz şey gelip ayağınıza saçma bir fikir olarak dolaşabiliyordu.

Yapacağım şey basitti. Önce onu konuşarak buradan gitmeye ikna edecektim. Eğer ikna olmazsa, onu etkisiz hale getirerek âşık etme büyüsünü kullanıp, kendime âşık edecektim.

Büyü neyse ki kısa süreliydi. Kiran'a gidince hem büyünün etkisi geçecek, hem de hafıza büyüsüyle benimle ilgili her şeyi aklından silecektim.

Belki bencilce ama onu ondan vazgeçmek zorunda kalacak kadar çok seviyordum. Benim yüzümden acı çekmesini izleyemezdim. Üstelik o bana âşık bile değilken yaptığım şeylerin hesabını, ona vermek zorunda da değildim.

Tek taraflı sevgimin, bir daha dünyaya gelişime kadar süreceğinin bilincindeydim. Önceki hayatlarımda aramızdaki ilişkinin boyutlarını ya da onun da beni sevip sevmediğini merak ettim.

Bir an sevseydi ne kadar güzel olabileceğini hayal ettim. Onun tarafından sarmalanmanın, onun tarafından öpülmenin nasıl hissettireceğini bilmek istedim.

Tekrar tekrar aynı şeyleri yaşamanın bir anlamı yoktu. En nihayetinden ben yaşarken yeterince acı çekiyordum. Tekrar ölebilecek olmamın da bir önemi yoktu.

Bunları düşünerek banyodan içeri girdim ve Kai'ye bakmadan soyunmaya başladım. Bakışlarının üzerimde olduğunu bilmek kalbimi hem kırıyor ve yapacağım şey konusunda cesaretimi yerle bir ediyor, hem de gururumu okşuyordu.

Yıldız TOZUWhere stories live. Discover now