⚜️6⚜️

50.2K 3.1K 326
                                    

Keyifli Okumalar.

***

Üç gün su gibi gelip geçmişti. Nikahtan sonra Demir ve Buğlem yanlarında Emir'le birlikte özel uçakla gidecekti Dubai'ye. Beyaz üstüne gri tülle sarılmış, dizlerinden itibaren balık modelle inen işlemeli gelinliğini giyip odasındaki boy aynasının karşısına geçtiğinde kız kardeşinin hayran bakışlarıyla karşılaştı. Gelinlik gerçekten çok yakışmıştı ona. Sudan karaya vurmuş küçük bir denizkızı gibiydi. Henüz yapılmamış saçları için de kuaför birazdan buraya gelecekti. Ayna karşısından ayrılıp kız kardeşinin alnına bir öpücük bıraktı.

"O ameliyata girerken yanında olamayacağım için affet beni meleğim. Seni yalnız bırakmayı istemiyorum ancak Demir'in ailesi evleneceğimizi bilmiyor ve o toplantıya girmek zorunda." Dediğinde genç kız yere çökmüş ablasının yanağını okşadı. Birkaç ay sonra belki de ayağa kalkabilecek, yeniden ayakta dimdik durabilecek ve yürüyebilecekti. Bu umut bile onu moral olarak yükseltmişti. Eğer iyileşirse üniversiteye gitmeyi de düşünebilirdi. Çok çalışması gerekecekti, çok eksiği vardı ama çalışıp hukuk kazanabilirdi.

"Ben içeri gideyim sen de kendini hazırla ablacım." Kardeşi gittikten sonra ayağa kalktı Buğlem. Birazdan kuaför onu nikaha tamamen hazırlamak için gelecekti. Gelinliğini bir kez daha elleriyle dokunarak, onu parmak uçlarında ve avuçlarında hissederek kontrol ettikten sonra elini göz hizasına getirdi. Elindeki kızılımsı yuvarlak lekeye gülümseyerek bakmıştı. Kapı çaldığında önce Ela ardından Gamze içeri girmişti. Buğlem onlara bakarken heyecanına engel olamıyordu. Kendi etrafında yavaşça döndü.
"Yakışmış mı?" dediğinde iki kız da aynı anda ona gelip sarılmıştı.
"Çok yakışmış. Melek gibisin yalnızca kanatların eksik. Umarım mutlu olursun canımın içi."
"Ela'm, seni çok seviyorum."

Kapının sesini duyduklarında ayrıldılar birbirlerinden. Bugün yola çıkacakları için Buğlem'in bavulları da odanın bir kenarında öylece duruyordu. Götüreceklerini günler önce hazırlamıştı. Bugünden sonra artık başka bir ülkede, hiç tanımadığı bir yerde yaşayacağını düşündükçe içindeki tedirginlik hissi artıyordu. Buğlem bu tedirgin ve endişeli bekleyişin içinde debelenirken Behice Hanım kapıdan içeri yanında elinde zarif duvakla girmişti. Arkasında da Melike vardı. Ela ve Gamze bunu değerlendirerek odadan çıktılar. İki kızın arkasında senelerdir duran kadın onlarla baş başa kalmıştı şimdi.

"Behice Teyze ben çiçekli taç takacağım ama duvağa ne gerek var?" dedi Buğlem. Ancak duvak gözüne bir yerden tanıdık gelmişti. Bu duvağı daha önce gördüğüne neredeyse emindi.

Yaşlı kadın duvağı elinde özenle ve sıkıca tutuyordu çünkü elinde tuttuğu duvak karşısındaki iki güzel kıza annelerinin yadigârıydı. Ayna karşısındaki eşsiz güzelin yanına geldi. Onun elini tutup yatağa oturmasını sağladıktan sonra kendisi de karşısına oturdu. Duvağı kızın ellerinin arasına yavaşça bıraktı. Bir yandan da bu anın etkisiyle yaşarmış gözlerine engel olmaya çalışıyordu. Bugün ağlama günü değildi. Bugün kızı daha doğrusu torunu gibi gördüğü Buğlem'in yuvadan aşkına uçtuğu gündü. Bugün gülme günü olmalıydı.

"Dört sene önce annenin ve babanın cenazesinden birkaç gün sonra onların odalarını boşaltmak gerekiyordu. Sen şoktaydın, eve bile gelmiyor hastanede, o zaman yoğun bakımda olan Melike'nin yanında duruyordun. Bu yüzden en yakın komşunuz olarak ben geldim o iş için. Dolapları boşalttım. Kıyafetlerin neredeyse tamamını hayır kurumlarına verdim." Durdu birkaç saniye nefes almak istedi.
"Ama bunu veremedim. Başucundaki komodinin çekmecesinde duvağını saklıyordu annen. Gelinliği kuru temizlemeden sonra kaybolmuştu ama duvağı duruyordu. Bu duvağı sakladım siz gelin olurken size annenizin bir hatırası olarak vermek istedim. Belki bugün sen takmak istersin diye de sana getirdim." dedi yaşlı kadın. Anlatırken göz kenarındaki kaz ayakları daha çok buruşmuş durdurmaya çalışmışsa da gözleri yaşlarla dolmuştu.

ANLAŞMALI GELİN•GELİN SERİSİ 1•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin