Love is in the Air

197 20 20
                                    

Ertesi sabah hem Jess hem de ben erkenden uyanmıştık, birbirimize güzel bir kahvaltı hazırlayacağımıza söz vermiştik. Hazırlanırken bir anda kapı çaldı, Jess koşarak kapıyı açtı.

"Merhabaaaa, nasılsın?"

İşte aşık olduğum o sesi duymuştum, hemen ben de koştum, beni görünce yüzü aydınlanmıştı. Hafifçe dudaklarımdan öptü ve elimi yakaladı, Jess ise çığlık attı.

"Bir dakika, benim bilmediğim şeyler mi oluyor!??"

Michael arkamdan kollarını dolayarak ellerimi tutuyordu, yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra:

"Artık biliyorsun" diye yanıtladı, ikimiz de gülmeye başladık ama Jess trip havalarına girmişti.

"Neden bana hemen haber vermediniz, kutlama yapardık"

"Marcus'u da çağırırdın değil mi Jess?"

"Didemcim, şu erkek arkadaşına söyler misin fazla konuşuyor"

"Ama çok tatlı, bu yüze nasıl bunu diyebilirim?" dedim gülerek, o sırada Michael dudaklarını büzüp gözlerini irice açmıştı.

"Of sizi ergenler" dedi Jess, şimdiden bıkmıştı, "Siz biraz hasret giderin, ben yemeği hazırlarım"

"Hayır Jess, söz vermiştim"

"Senin yanında da hasret giderebiliriz hem!"

"Iyy, of tamam"

Neşeyle mutfağa girdik, Michael pankek yapmak istiyordu, aslında tüm yemeği hazırlamak istiyordu.

"Tatlım, lütfen benim hazırlamama izin ver"

"Hayır, bugün Jess ve ben hazırlayacağız"

Tekrar alt dudağını büktü. Hala beaniesini taktığını farkedince kafasından çekip çıkardım

"Hey!! Onu geri ver"

"O zaman beni rahat bırak!"

Ani bir hareketle beanieyi elimden çekip aldı ve aynı zamanda ellerimi arkamda tek koluyla kenetlemişti ve o kolunun üstüne yatmıştım.

Yüzü benimkine çok yakındı, bu kadar güzel olmasına inanamıyordum. Gözleri sevgi doluydu, parlıyorlardı, yanakları ise kızarmıştı ve iki günlük sakalını traş etmemişti. Pespembe dudaklarına muzip bir gülümseme yayılmıştı. Yaklaşıp dudaklarına bir öpücük kondurdum, Michael beni kucağına alarak tezgahın üzerine çıkarttı ve orada öpüşmeye devam ettik. Ta ki ben ufak bir çığlıkla kesene dek, Michael da korkmuş bir şekilde aynısını gördü, Jess oradaydı

"Mmmm, sorun yok, ben görmedim, evet evet görmedim" dedi gözlerini eliyle kapatarak

Gülerek tezgahtan indim ve elini gözlerinden indirdim

"Hadi gel yanımıza, yemeği hazırlayalım"

"Hayır, çünkü vanilyamız yok ve onsuz krep olmaz, şu aşağı komşulardan isteyeceğim"

"Gitmek için bulduğun nedenlerden birisi"

Jess kafasını iki yana salladı, kızıl ve kıvırcık saçları yüzünü kapatmıştı, gerçekten saçlarına imrenmemek elde değildi.

"Hayır, ihtiyacımız var, sizi yalnız bırakıyorum, ne yaparsanız yapın ama Ginger'ın yanında değil"

Michael kaşlarını çattı,

"O kim? Sadece iki kişisiniz diye biliyordum"

Jess işaret parmağını dudaklarına götürdü:

Son Şans || Michael CliffordWhere stories live. Discover now