Castaway

172 9 7
                                    

Bana sinirlenmesinden çok korkuyordum, kızarsa haksız da sayılmazdı. İçeri girdim,

"Nasıl geçti konuşmanız?" dedim saçlarıyla oynayarak, elimi itti

"Konuşmamız, kendin dedin, seni ilgilendirmiyor öyleyse"

"Hadi ama Michael, iyiliğini düşündüm, uyurken sürekli onun adını sayıkladın ve ne zaman Calum'dan bahsetsen çok mutlu oluyordun"

Derin bir nefes aldı,

"Yine de benden habersiz iş çevirmen gerekmiyordu. Liam da bunun içindeydi kesin... Başka kim var?"

"Mmm şey belki Zayn"

"Aynısını o ve Louis için yapmıştık Calum ve Liam ile- ne diyorum ben!"

"AHA! İşte anladın ne istediğimi!"

İnkar etmeye çalışsa da sonunda pes edip ayağa kalktı, başının dönmesiyle geri oturdu. Yanına çöküp onu tekrar dizime yatırdım.

"Sana sinirli kalamıyorum, kendimden nefret ediyorum ama olmuyor" dedi gülerek.

"Sırf benim için mi?"

"Ne ima ediyorsun gene" gözlerini dikti, anlamıştı oysa ki

"Calum?"

"Tamam! Sana itiraf ediyorum, en yakın arkadaşımdı o, senelerdir... Ve onu çok özlüyorum"

Elimi tuttu ve gülümsedi,

"Hayatım boyunca sevdiğim kadın ve en iyi arkadaşım olacaksın. Ama bilirsin herkesin yeri ayrıdır."

"Merak etme, ben Malum af idim o yüzden kırılmam"

İkimiz de gülmeye başladık.

"Calum Hood az da olsa bencildir, çok inatçıdır, biraz düşüncesizdir, oldukça sinirlidir, uyuzdur ama... Benim en iyi dostumdu ve aslında çok kırılgan ve sevgi dolu bir insandır. Ayrıca çok dürüsttür, seni sevmiyorsa belli eder direk. İyilik yaptığı zaman kimse hissetmez bile. Keşke dünyada onun gibi daha çok insan olsa."

"Çocuğu yerin dibine sokup tepelere çıkardın!"

Omzunu silkti ve doğruldu, dudaklarıma eğildi, bunu çok özlemiştim, bir süredir aramız soğuk gibiydi ne de olsa.

"Michael, neden tamamen mutlu olamıyoruz?" sesim titriyordu

"N-neyden bahsediyorsun?"

"Yani hep büyük kavgalar ediyoruz, aramız soğuyor sonra tekrar birleşiyoruz ama çok uzun sürmüyor. Böyle olsun istemiyorum" Gözlerimin dolduğunu hissediyordum, artık her şeyden yorulmuştum

"Zor zamanlardan geçiyoruz ve ben ünlüyüm... Yani biraz benim hatam. Çok üzgünüm"

Saçlarımla oynamaya başladı,

"Seni üzmeyi hiç istemiyorum... Seni çok seviyorum"

Sadece gülümsedim, bir kez daha öpüştük,

"Böyle giderse ben de hastalanacağım!"

"O zaman Bora'yı çağırırım bize bakar" dedi gülerek

"Daha da hasta olmak istiyorsan buyur" ben de gülmeye başladım, mikroplara aldırmadan odasına gittik...

*Birkaç gün sonra*

Michael daha iyileşince ben de eve döndüm.

"Jess ben geldim!"

Son Şans || Michael CliffordWhere stories live. Discover now