Hatalar

90 5 15
                                    

"Bora, burası ilkokul değil!"

Öyle bir bağırmış olmalıyım ki bir an tüm sınıf susmuştu, genelde çok rahat olan Bora ise ilk defa irkilmişti.

Tüm gece uykusuz kalmıştım ve sinirlerim acayip gergindi, Bora'nın sabah sabah saçmalamasını kaldıracak halde değildim, ayrıca tüm uyarılarıma rağmen diğerlerinin yanında benimle Türkçe konuşuyordu.

"Şimdi siz Türkçe bağırdınız ama!"

"Terbiyeni takın" dedim dişlerimin arasından,

"Kağıtlarınızı çıkartın, quiz olacaksınız"

"Ama bay Brown öyle bir şey demedi"

"Her şeyden haberinizin olması gerekmez Sarah"

"Kırmızı kalemle yazabilir miyim?"

"Yaz Bora, istersen yağlı boya yap ama lütfen artık konuşma!"

Soruları tahtaya yazıp koltuğuma oturdum, başım öyle ağrıyordu ki...

Jess hastalanmıştı, geceleyin onun için ilaç almaya gittiğimde ise paparazzilerin yoğun ilgisiyle karşılaşmıştım.

"Senin için paparazzi seline yakalandım"

Jess zorlukla gülümsedi,

"Kahramanımsın Didem"

Tam uykuya dalmak üzereydim ki içeriden gelen öksürük sesine uyandım, hemen odasına gittiğimde Jess kusuyordu ki hiçbir şey yememişti bile. Son günlerde iştahsızdı zaten... Gece boyunca aynı şeyler tekrarlandı, o arada uyuyabilse bile ben hiç uyuyamıyordum.

Sabah hazırlandıktan sonra onu kontrol etmeye gittiğimde ise mırıldandığını farkettim:

"İstemiyorum! Lütfen gelme! Brandon lütfen git! Marcus seni de istemiyorum!" Kabus gördüğü belliydi, onu uyandırdım. Kan ter içinde kalmıştı, duş almak istiyordu o yüzden onu bekledim. Tam bu sırada telefonum çaldı,

"Günaydın Didem, saati doğru hesapladım inşallah, uyandırmamışımdır umarım"

"Evet doğru hesapladın, nasılsın Burak?"

"İyiyim, uçuşum yarın öğlen, bunu haber vermek istedim"

"Bu çok ani, insan bir haber verir aşk olsun"
Hazırlanmaya vakit bile kalmamıştı.

"Ben yabancı değilim Didemcim, hiçbir şey düşünmeni istemiyorum, orası benim de evim bak kendi üzerime aldım hemen"

Güldüm, ayrıca olmayan İngilizcesiyle Jess ve Michael ile tanışmasını şimdiden merak ediyordum. Jess duştan çıkınca telefonu kapattım, onun iyi olduğundan emin olunca hemen okula geçtim.

İşte tüm bunları tekrar düşünürken Michael'ın başımda dikildiğini farkettim.

"Bu değerler eksik, bu şekilde soruyu çözemeyiz"

Sinirlerim çok gergindi bir de kalkıp bana akıl vermeye kalkıyordu.

"Belki de bilmediğin için çözemiyorsun, bu soruda eksik yok, kaç kez kontrol ettim"

"Ama gözünüzden kaçmış olamaz mı, ben de kaç kez çözmeye çalıştım"

"Hiçbir hata yok, tek itiraz eden sensin"

Son Şans || Michael CliffordWhere stories live. Discover now