İ K İ

8.2K 627 104
                                    

"İnsan, bir damla kan ve bin endişe." Sadi Şirazi


Kadının düşmüş omuzlarına, yere eğdiği yüzüne kısaca baktı genç adam. Arabanın arka koltuğunda kız kardeşiyle otururken tükenmiş gibiydi. Halil Yasin'in durumunun beklenen ilerlemeyi göstermediği dört günde annesi ve kız kardeşleri de hastanenin bekleme salonunu onlarca kere arşınlamışlardı. Fazilet Hanım her seferinde Adeviyye'ye bir şey olacağı endişesiyle onu eve götürmeye niyetlenmiş ve fakat bu güne kadar başarılı olamamıştı. Nihayetinde onca ısrar ve dil dökmenin ardından herhangi bir gelişmede hastaneden aranacak olmalarının güvencesiyle, birkaç saatliğine dinlenmeyi kabul etmişti genç kadın. İlk olarak eşyalarını almak için onun evine gidiyorlardı.

Harun bakışlarını önünde durdukları en az kırk senelik gibi duran apartmana çevirdi. Kampüse yakın sayılabilecek bir mesafedeydi. Herkesin arabadan inmesini bekledikten sonra kapıyı kilitleyip yürümeye başlamış olan kadın kafilesinin ardına takıldı. En üst kata çıktığında Adeviyye omzundaki küçük çantadan bir anahtar çıkarıyordu. Evin içine girmeye niyetli olmadığı için duvara sırtını yaslayıp beklemeye başladı. Merdivenlere yerleştirilmiş saksılardaki bitkileri incelerken apartmanın bir genç kadının mecbur kaldığında tek başına yaşamasına uygun bir yer olduğu hissine kapılmıştı.

"Ne oldu kızım?"

Annesinin konuşmasıyla bakışlarını saksılardan çekip kapının önünde hala dikilmekte olan üç kadına baktı.

"Anahtar kilide uymuyor..."

Adeviyye'nin sesinde açıkça yankılanan şaşkınlığı fark etmesiyle kaşlarını çattı.

"Doğru anahtar mı, bu? Belki çantandan yanlış anahtarı çıkarmışsındır Adeviyye?"

Müberra konuşmaya başladığında Harun çoktan yaslandığı duvardan doğrulmuş ve onlara doğru yaklaşmaya başlamıştı.

"Eminim, bundan başka anahtarım yok ki."

Fazilet Hanım Adeviyye'nin elindeki anahtarın kilide girmeyişini üçüncü defa seyrederken "Allah Allah." diye mırıldandı. "Bir çilingir mi çağırsak?"

Genç kadın bu soruya cevap vermek yerine yandaki dairenin zilini çaldı. Az sonra kapıyı açan yaşlı kadın karşısındaki kalabalığı görünce bir an duraksadı. Yıllar belini bükmüştü, zorlukla hareket ediyor gibi bir hali vardı.

"Adeviyye neredesin evladım sen? Kaç gündür aşağı kattaki yeni geline de arattırıyorum seni telefonun kapalı. Kızım sana bir şey oldu sandım."

"Neriman Teyze, Yasin hastalandı, hastanede şimdi. Benim de telefonumun şarjı bitmişti."

"Ah kızım, ah evladım. Senin ev sahibi geldi evini hep boşalttı, yavrum. Yapmayın etmeyin dedim dinletemedim. İki aylık kira borcuyla elektrikle suyu açma parasına saysın dedi. Her şeyi alıp götürdüler. Engel olamadım yavrucuğum."

Adeviyye'nin boynuna sarılmış olan yaşlı kadın ağlamaya başlamıştı. Genç kadınınsa yüzünün rengi atmıştı.

"Anca Yasin'in kıyafetleriyle senin ders kitaplarını kurtarabildim. Kilidi de değiştirdiler. Ah Adeviyye'm, ah güzel yavrum şimdi nereye gideceksin, kimin kimsen de yok. Ah bahtsız evladım."

Kadın ağlamaları biraz yatıştığında Adeviyye'nin yalnız gelmediğini hatırlayabilmişti. Meraklı bakışlarına rağmen bir şey sormadan kadınları içeri davet etti. Harun davetin onu kapsamadığını bildiğinden Fazilet Hanım'ın soran gözlerine onaylarcasına kafa sallayarak cevap verdi ve merdivenleri inmeye koyuldu.

HasbelkaderWhere stories live. Discover now