1. Bölüm - "Ölüyorsun!"

147K 3.6K 1.2K
                                    

Bu hikayeye çok önceden başlamış ve paylaşmak konusunda tereddütte kalınca öylece bırakmıştım... Bir şansı hakettiğini düşünüyorum. Eğer okur ve yorumlarsanız çok mutlu olurum! ❤

İyi okumalar...


Doktor sonuçlara dalgın bir şekilde bakarken, yerimden doğruldum ve ona doğru yaklaştım. "Sohbet mi ediyorsunuz?"

"Efendim?" başını kaldırdı ve burnundan sarkan gözlüğünü, iki parmağıyla geriye ittirdi.

"Diyorum ki... Sonuçlar ne diyor?"

Neredeyse bir yıldır, baş ağrısıyla ve arada sırada gelen mide bulantısından oluşan kusmayla savaşıyordum. Psikiyatrı uzmanım, depresyona girdiğimi söylemiş ve bir sürü ilaç vermişti. Hiçbir şey yapasım gelmiyordu. Hayata dair bütün inancımı ve çabamı kaybetmiş gibiydim. Bu yüzden üstelememiştim. Bana koyduğu teşhisi, bir gün evde bayılıp, ayıldığımda sorguladım.

Ve, ertesi günü! İşte, buradaydım.

"Sonuçlar..." derin bir iç çekti, "Arzum..." tomografi sonucunu bana çevirdi. Beynim yine mükemmel çıkmıştı. "Şurayı görüyor musun?" dedi ve bana siyahlık içindeki büyük bir beyaz noktayı gösterdi.

"Evet. Yoksa 2. Beyin mi oluşuyor?" dedim alayla.

Gülümsemek istedi ama başaramadı. "Bu bir ur. Emin olmak için, bir sürü test yaptık... Kan sonuçları, tomografi... Her şey bunu gösteriyor. Bu kötü huylu bir ur. Ve beyninde," dedi ve birkaç yer daha gösterdi, "... her bazı bölgelere sıçramış."

İçimden bir şeyler koptu. Sanırım, bir şeyler gerçekten koptu. Kalbimi tarif edemeyeceğim bir ağırlık kapladı. Ama nefesimde bir sorun olmadı. Sadece... Ruhumu ağırlaştırdı. "Anlamıyorum..." Anlıyordum. Ama anlamıyordum da.

ÖLÜYORSUN, KIZIM!

"Çok ilerlemiş... Bahsettiğin gibiyse, psikiyatrı uzmanına dava açabilirsin. Bütün suç onun. Erken fark edilseydi, her şey daha iyi olacaktı ve-..."

Kelimeler, dudaklarımdan öylece döküldü, "Ölecek miyim?"

"Bunun için bir şey söyleye-..."

Güldüm, "Doktor bey," beyazlayan saçlarına baktım. Kim bilir kaç hastasına öleceğini söylemişti. "Az çok tahmin edebiliyorsunuzdur. Beynimde bunlar varken, ne kadar yaşayabilirim?"

"Kesin bir tarih veremem. Bu zamana kadar nasıl bir şey olmadı merak ediyorum. İç organlarına sıçraması an meselesi."

"Bende sizden saati dakikasına bir tarih istemiyorum." Allah'ım, ne kadar da komikti. "Sadece... Ne kadar daha nefes alacağım?"

"6 ay... 1 yıl?" dedi ve omuz silkti, "Bilemem. Ama bunu aşabilirsin, Arzum. Tümörden doku alabiliriz..."

"Ve?"

"İnceleyerek bir karara varabiliriz."

"Karar tabii ki de ameliyat olacak. Başka bir seçenek yok, değil mi?" Başını yavaşça sağa sola salladı. "Ve ameliyata girebilmek için para gerekecek. Beynimi kurtarayım derken, böbreklerim gidecek. Sağ ya girdiğim gibi çıkabilme ihtimalimde pek yok?"

"Her ameliyatın riskleri vardır. Ayrıca sigorta..."

"Bunu istemiyorum."

İstemiyordum.

Hayat, canlı ve sağ kalma durumuydu. Vücudum yaşıyordu ama ruhum çok uzun bir zaman önce, bedenimden önce dünyayı terk etmişti. Sebebini bilmiyordum. Hala da anlayamamıştım. Ama... Anlamsızdı her şey. Bir sebep yoktu ortada. Ölsem, neyi arkada bırakacağım için üzülürdüm ki? Zonguldak'ta emekli maaşı iple çeken annem ve babamı bir daha göremeyeceğim için mi? Yoksa hala çevirisini beklediğim kitabın devamını okuyamayacağım için mi?

Son Nefeste (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now