10. Bölüm - "Darp"

55.6K 2.9K 451
                                    

Umut'un arabasına ilerlerken kendimi sakin tutmaya çalışıyordum. Onunla gitmekten başka çarem yoktu ve ben çaresiz olmaktan IĞRENIYORDUM.

Taner gibi sır kalmasını istemiyorum diye düşündüm birden. Söyle gitsin. Ben bir adamlayım. Ben bir adamı bileğindeki saatine kadar seviyorum! 

Kendimi öylesine gaza getirmiştim ki, Umut'a patlamam an meselesiydi.

"Arzum?" Umut'un sesiyle ona döndüm. "Telefonun çalıyor?"

Duraksadım ve sesi dinledim. Hızla portföy çantamı açtım ve arayanın kim olduğuna baktım. Melis'ti. "Alo?"

"Facebook. Tülay Dalkıran, Arzum Öner ile. 'Düğüne gidiyoruz' barış işareti ve kalp." dedi bıkkın bir ses tonuyla.

"Tam olarak öyle." dedim ciddi bir şekilde.

"Bensiz sıkılıyorsundur, eminim." aklına bir şey gelmiş gibi heyecanla devam etti, "Taner Saygıner'de yok değil mi? Ah, şimdi sıkıntıların yetmezmiş gibi üstüne acı da eklendi."

"Hiç sorma..." derin bir nefes aldım. "Düşünmekten başka bir şey yapmıyorum."

"Adamla birkaç gün, belki de birkaç saat geçiriyorsun ama aylarca 'şöyle olsaydı, böyle yapsaydık' diyerek yaşanmışlıklara binlerce şey ekliyorsun." derin bir nefes aldı, "Bu yüzden aşkı seviyorum... Yaşanmamış şeylerle bile mutlu edebiliyor."

Umut arabayı ani bir frenle durdurdu. Camdan dışarı fırlamamak için kenara tutundum. "Ne yapıyorsun?!" diyerek haykırdım. "Sen beni öldürmeye mi çalışıyorsun?"

"Ne yapayım, köpeği mi ezseydim!?" diyerek yolda kenara sinen sokak köpeğini gösterdi.

"YAVAŞ SÜR! Arif olan bir kerede anlar!"

"Ne oluyor, Arzuloş?"

"Seni sonra arayacağım," diyerek telefonu kapattım. Telefonu çantama koydum."Senin ölüp ölmemen benim umurumda değil ama ben yaşamak istiyorum!"

"Arzum abartma. Ani bir frendi işte." dedi Umut yüzsüz bir şekilde gülerek.

"Eğer, arabadan inmemi istemiyorsan, yavaş süreceksin. Yemin ederim ki inerim. Babama açıklama yaptığında, senin yüzünün ortasına bir tane patlatır."

Direksiyondan ellerini teslim olurcasına kaldırdı, "Sakin ol. İnmeni istemiyorum." diyerek yavaş gideceğinin sinyalini, ağır bir şekilde gaza basarak gösterdi.

Arkama yaslandım ve sakinleşmeye çalıştım. Ama Umut'un bakışları birden bana kaydı. Nereye baktığını çözmek için bakışlarını gözucuyla izledim ve yırtmacıma baktığını gördüm.

Ağlamam an meselesiydi.

Altta kalan kumaşla yırtmacımı kapatıp, cama doğru döndüm. Sol koltukta Taner varmış gibi düşündüm. Onun sesini duyacakmış gibi, ya da bana dokunacakmış gibi hayal ettim...

Ama o yoktu.

Keşke olsaydı. 


Umut arabayı durdurur durdurmaz bir şey demesine müsaade etmeden düğün salonuna koşturdum. Girişte misafirlerle selamlaşmak için bekleyen, Eftal Teyzemi, eniştemi, yengemi, dayımı, annemi ve babamı gördüm. Komite toplanmıştı.

Annem beni görünce gözleri irileşti, "Allah'ım!" hafifçe tükürdü, "Maşallah benim yavruma! Maşallah!" asıl ona tükürmek gerekiyordu. Çok ama çok güzeldi. Saçlarına yaşına uygun bir topuz yaptırmış, koyu renkte dizlerinde biten bir elbise giymişti. Babam ise takım ile birkaç yaş gençleşmişti.

Son Nefeste (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now