18. Bölüm - "Dava"

46.5K 2.7K 278
                                    

Yorumlarınızı bekliyoruuum💗

Salondaki koltuklardan birine uzanmış, avucumun içindeki camı açıp kapatıp hareket ettiriyordum.

Camın açtığı yaradan hala kan sızıyordu. Koltuk kirlenmesin diye elimi yere doğru tutmuştum. Kan bir damla haline gelince, aksın diye avucumu sıkıyor, yere damlamasını sağlıyordum.

Bir çocuk gibi kesik kesik iç çektim.

Güneş doğmuştu. O turuncumsu havanın yerini, ışıltılı bir aydınlık almıştı. Ama ben hala daimi bir karanlığın içinde hissediyordum kendimi.

Bir anahtar sesi işittim. Yaren olduğunu tahmin ediyordum. Çünkü Taner gideli çok olmuştu. Ve kendini bu kadar kısa sürede toparlayacağını sanmıyordum.

"Arzum Hanım?" sesi buraya doğru yaklaşıyordu. "İyi misiniz?" Attığı çığlıkla, beni gördüğünü anlamak geç olmadı. "Eliniz!" diye haykırdı. Ardından yerdeki damlalara baktı, "Çok kanamış!"

"Cam girdi." Dedim ve tekrar avucumu açıp kapadım. Kanın pıhtılaşmasına müsaade etmiyordum.

"Sizi hastaneye-..." hemen çantasını çıkardı. Bir numara çevirmiş olmalı ki, "Aç, aç!" diye yalvardı. Oflayarak tekrar telefonuna baktı ve tekrar aradı, "Alo, Şener? Mete'ye ulaşamadım. Arzum Hanım'ı hastaneye götürmemiz gerekiyor." Kısa bir sessizlik. "Ama gerçekten kötü. Yoksa dışarı çıkmaması gerektiğini bende biliyorum."

Sanırım dışarı çıkmaması gereken bendim. Bir şeylerden haberi vardı anlaşılan...

"Tamam, iniyoruz." Dedi ve telefonu kapattı. "Arzum Hanım, haydi," dedi beni kalkmaya teşvik ederek.

Hiçbir şey demedim.

"Lütfen," beni tuttu ve kaldırmaya çalıştı. Üstüme bulaşan kana baktı."Tutunun bana," diyerek istediği şeyi yapmamı bekledi. Ama yapmadım. Beni kaldırdı ve ona doğru tutunmamı sağladı.

Açık kapıdan çıktık ve boştaki eliyle asansörü çağırdı. Paneldeki -1'e bastı ve asansör aşağı doğru hareket etmeye başladı.

Telaşını gözünü ayıramadığı elimden anladım. Kat sayısını gösteren dijitale baktığımda, asansörün kapısı açıldı. Otoparka inmiştik. Holden bu halde çıkmam herkesi şok ederdi zaten.

Yaren beni dışarı çekerken, arabanın önünde bekleyen Şener'i gördüm. Olayları dışarıdan izleyen birisi gibi hissediyordum kendimi.

Şener arka kapıyı açarken elime uzaktan baktı, "Camı çıkarmayı denemedin değil mi? Derine batmış gibi gözüküyor."

Yaren beni bindirdi, "Hayır," derken kapıyı hafifçe kapattı ve bir şeyler söylemeye başladı.

Dinlemeye tenezzül etmeyecektim, niye gizli saklı konuşuyordu ki?

Elimi kucağıma koydum ve gözlerimi sımsıkı kapadım.

Neredesin Taner?

Ne yapıyorsun?

Umarım benim kadar canın yanmıyordur. Bunu istememiştim... Sana bağlanmayı, bana bağlanmanı istememiştim. Ama ne kendimi durdurabildim, ne de seni kendimden uzak tutabildim.

Araba çalıştı. Şener torpido gözesindeki peçeteyi Yaren'e uzattı. "Cam parçasını hareket ettirmeden kenarlarına doğru tampon yap. Bir damara saplanmış olabilir." Dedi.

Yaren peçete kutusundan bir sürü peçete çıkardı ve düzenli bir şekilde toparlayıp, kucağımdaki elime uzandı. "Temizlik şirketinden birisini arar mısın? Eve gelsinler," dedi ve cama dokunmadan yaraya bastırmaya başladı.

Son Nefeste (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now