17. Bölüm - "Ne İstedin!?"

62.2K 3K 545
                                    

Allah'ım, o kadar uzun bir bölüm oldu ki... 7000 kelime! Evet şuan bende şaşkınım 😅 O yüzden böyle upuzun ve bol gerçekli bir bölüme lütfen *özellikle yorum*larınızı ve votelarını bekliyorum. Beni yazmaya teşvik eden tek şey onlar... İyi okumalar diliyorum!💕


Üstümü tek başıma değiştirdim. Converselerimin bağcıklarını bağlamaya dermanım yoktu. Bağcıkları ayakkabının içine soktum ve o sırada kapı açıldı.

Taner'in yorgun fakat her şeye rağmen o ilgili, sevgi dolu bakışlarını görünce, öylesine utandım ve kendimden nefret ettim ki, onu haketmediğime bir kez daha emin oldum.

"Doktorunla konuştuk. Migren dedi. İyi beslenmeli ve stresten uzak durmalıymışsın." dedi suçlayıcı bir ses tonuyla. "Neyse ki... Başka bir şey çıkmadı. Tek tesellim bu."

Ayağa kalktım ve zoraki bir şekilde gülümsedim. "Başka ne çıkabilir ki? Doktorlar işte. Sağ kolun ağrısa, sol kolundan şüphelenirler." Örneğime bütün içtenliğiyle sırıttı ve bir eliyle beni kavrayıp, kendine doğru çekti. Babamın sarılışından farkı yoktu. O kadar anlam yüklü ve güven dolu sarılıyordu ki... Boğazım düğümlendi.

"Sabahın yedisinde çiçekler gelmeye başladı." belimden kavradı ve beni döndürdü. Bedenine doğru yaslandım. Çenesini saçlarıma doğru yerleştirdi. Nefesi sıcak bir buhar gibi tenimden geçiyordu. Elleriyle karnımı doladı ve bütün bedenim kaskatı kesildi.

Dramatikleştirmemek için çok çabaladım. Görmezden gelmeye çalıştım ellerini. Ama babası şuan bilmese de, elleri tam olarak bebeğinin üstündeydi. Bu üçümüzün tarihe geçen ilk anısıydı. İçim kıpır kıpır oldu.

Ben bir aile modeli olduğumuz için kendimce sevinirken Taner bunlardan habersiz, dün gece hakkında bir şeyler söylüyordu. "... Ama çok kötü düştüğünü söylediler."

"Aslında o kadar da acımadı..." dizlerimdeki kemiklerin sesi hala kulağımdaydı.

"Orhan Çamlı ve annem çıkışını bekleyemedi ama çiçeklerini bıraktılar." dedi ve eliyle en önde duran cam fanusları gösterdi. Birisinin içinde biri papatya familyasından çiçekler, diğerinde de çok canlı duran beyaz orkideler vardı.

"Çok güzeller. Onlara benim yerime teşekkür eder misin?" dedim tepkisini ölçmek için.

Sırtım ona dönük olsa da, yüzünün şeklini hayal edebiliyordum. "Denerim," dedi ve saçımı öptü. "Gidelim mi?"


Camı açtım ve nemli hava yüzüme sertçe çarptı. "Kundaklama demiştin... Kim olduğunu tahmin edebiliyor musun?"

Parmaklarını direksiyona hafifçe ritim tutarcasına vururken, saklamaya çalıştığı stresini ve gerginliğini çok yoğun bir şekilde hissettim. "Herkes olabilir. Çok dostu olan bir insan değilimdir." direksiyonu kavrarken, parmak boğumları bembeyaz oldu, "Ama her kimse, doğumundan sonraki en büyük hatasını yaptı."

Tanımadığı bir adama bu kadar yoğun bir şekilde kin beslemesi, beni korkuttu. Adamı görür ve üstelik birde tanıdığı birisi çıkarsa işte o zaman olacakları düşünmek bile istemiyordum.

"Akşam geleceğim," dedi ve evimin sokağına girdi. "Evimi açık bir hedef gibi hissediyorum. Ben yokken burada kalman daha güvenli." Başımı hafifçe salladım ve arabayı durdurdu. "Yaren şuan da evinde. Seninle ilgilenecek."

İlgisiyle içim titredi.

Çok iyi bir baba olurdu. Onu çocuğunu severken hayal ettim. Başka bir kadınla... İkisinin çocuğunu.

Son Nefeste (TAMAMLANDI)Onde histórias criam vida. Descubra agora