🍂2~Çünkü o bir....🍂

9.1K 560 39
                                    

Merhaba Deli yürek okurları, yeni bölümü düzenledik ve biz geldik :)
Yorumlarınızı eksik etmeyin.

Multimedya - Yusuf

"Yusuf aslında çok yalnız biliyor musun Aylin?"

Sinem sahte bir acıma ifadesiyle arkadaşına bakarken, bahçenin diğer köşesinde oturan Yusuf kara kara düşünüyordu.
Sinem'in bir anı bir anına uymazdı, yaptıracağı şeyleri önceden kestirmek mümkün değildi.

Aylin, yanında oturan Sinem'e dönerken, göz ucuyla Yusuf'a bakmaktan alı koyamadı kendini.
Etraflarında ki erkek öğrencilere nazaran, Yusuf'un reddedilemez bir yakışıklılığı vardı.
Aylin, bunu içinde tutmak yerine, dile dökmeyi tercih etti.

"Yusuf çok yakışıklı ve aynı zamanda soğuk birisi Sinem, belki onun için yalnızdır."

Sinem, tüm oyunculuğunu ortaya sererek, Aylin'in gözlerine üzücü bir ifadeyle baktı.

"Senden bir şey istiyorum tatlım, sana söyleyeceğim kişilere gidip Yusuf'un numarasını verebilir misin?
Belki onu bu yalnızlığından kurtarabiliriz ha, ne dersin?"

Aylin, Sinem'e gözlerini pörtleterek baktığında, gerçekten böyle bir şeye ortak olacağına inanamıyordu.
Yusuf Kahraman'ın yanına kimse yaklaşmazken, şimdi başına bir sürü insan toplanacaktı. Heyecanlı bir deneydi bu.

Sinem, Aylin'e Yusuf'un numarasını vermesini istediği kızları söyleyerek, bunun aralarında bir sır olduğunu vurguladı.
Numaraların verildiği kızlara "Aslında Yusuf senden hoşlanıyor ama, biraz içine kapanık." Notunu düşmeyi unutmadılar.

Aylin bu işlevi yaparken, Yusuf'un kuzeni olarak yanında olduğu için şüphe edilmiyordu.
Sinem ayrı ayrı mekanlarda her bir kızı yüreklendirip, gerçekçiliğine inandırırken çok eğleniyordu.

Bir saat sonra Yusuf'un telefonuna olur olmaz kızlardan mesaj gitmeye başlayınca, önemsemeyerek telefonunu sessize alıp sınıfına girdi.

Sinem, Yusuf'un durumunu kontrol etmek adına, "Bahçedeyim, karam istiyorum." Şeklinde mesaj yazarak yolladı.
Aslında bahçede değil, son derse girmek için sınıfındaydı.

Sınıflarının camından gözüken bahçeye bakarken, nadiren taktığı gözlüğünü takarak, suratına hakim olan muzip ifadeyi saklamadı.

Sinem, pür dikkat bahçeyi dikizlerken arkasında oluşan hareketlenmeyle, başını çevirip baktığında Hamza yanına gelip sırasına oturdu.

Sinem ellerini yumruk yaparak sabah ki öfkesine bürünerek, dişlerinin arasından tıslarcasına konuşuyordu.

"Seni boğmam için ayağıma gelmen ne kadar hoş, Hamza!"

Hamza ablasını umursamadan çantasına uzandığında, Sinem'in gazabına uğraması an meselesiydi. Hamza'nın ellerinin arasından çantasını çekerek çemkirdi.

"Uzak dur eşyalarımdan!"

"Sinem azıcık anla halimden, Tuğba'yla konuşabilmek için ucumu yedim. Ama onunda ucu yokmuş."

Sinem Hamza'nın dibine girip işaret parmağını omuzuna bastırarak yanıtladı.

"Tuğba'yı bahane etmene gerek yok Tosun paşa, sen izin versem beni de yersin. Hem emeline kavuşup konuşmuşsun, senin gibi Tosun Prensesle!"

Sınıfa öğrenciler girmeye başlayınca, Hamza Sinem'e bir kaç laf geveleyip arkasını dönüp uzaklaştı. Ablası da hiç Aşktan anlamıyordu!

Ders vaktine beş dakika kala, Yusuf konuşurken kendini anlatabildiği tek kişiyi aramak için telefonunu cebinden çıkarttı.

Ekranı kaydırıp bildirimleri gördüğünde, gelen mesaj sayılarına şaşkınlıkla baktı.

PALYAÇO -Tamamlandı-Where stories live. Discover now