🍂10~Gitmem gerek🍂

4.7K 421 13
                                    

“Belki, birazcık olsun diye seversin diye Sinem..”

Deli yürek, bir damla sevgi dilenirken sevdasından, kör olası kader bırakmıyordu peşini.

“Sevinmez miyim Yusuf!”

Hayal kırıklığını bir perde daha arkasında bırakıp, kahvelerine tutunmaya çalıştı Sinem’in. Avuçlarının arasında olan elleri, sıkı sıkı tutarken buruk bir tebessümle, yanıtladı.

“Ne mutlu bana o zaman, amacıma ulaşmışım.”

Sinem, birleşmiş olan ellerine bakarken, içinden ılık ılık akan bir şeyler hissetti. Bu duygunun adı neydi?
Yusuf’u gördüğü için farklı hissetmesi normal miydi?
Sadece bu yabancı ülkede, tanıdık bir sima farklı hissettirmişti.

Cesurca baktığı yeşil gözlerin buğulandığını görünce, kendi incilerini serbest bıraktı. Dayanamazdı  Yusuf’u böyle görmeye, en iyisi bakış açısını bulanıklaştırmaktı. 
Yusuf’un yaptığı gibi, dudaklarını Yusuf’un avuç içlerine bastırdı.

Yusuf, Sinem’in başını göğüs kafesine yaslarken, kulağına dolan Sinem’in çatallaşmış sesiyle yutkundu.

“Çok özledim, Yusuf...”

...........................

“Yusuf’um nasıl, Yusuf?”

Yusuf, önündeki kahvesinden bir yudum alıp, Sinem’in sorusuna cevap verdi.

“Onur Bey’le buraya gelmeden önce konuştum, durumu şu anlık iyi.”

Sinem, elbette Yusuf’un nasıl olduğunu biliyordu, Onur Bey’le her gün görüşüyordu. Ama  Yusuf’un buraya gelmesine bir sebep arıyordu. Daha dün aradığında Yusuf yeni çıkmıştı hastaneden. Üstelik Sinem’in yerine palyaçoluk yapıyordu, onun miniklerine. Herşeyden haberdardı, bilmediği tek gerçek Yusuf'un kalbinden geçenlerdi.

“Yoldan geldin Yusuf, eğer yorgunsan Asım amcamı arayıp haber vereyim. Eve geçelim, geldiğin için çok sevinirler.”

Yusuf elini olumsuz manada sallayarak, itiraz etti hemen.

“Sinem, bu aramızda kalmalı. Bizimkilerin haberi yok buraya geldiğimden, ani bir karar oldu. Söyleseydim, sömestr tatiline erteler birlikte gelmemizi isterlerdi. Onun için benim dönüş biletim hazır, haber vermesen daha iyi.”

Sinem, eline aldığı telefonu masaya bırakırken, çalmaya başlayınca ekrana baktı. Arayanın Kutup olduğunu görünce, müsaade isteyerek kalktı.

“Efendim, Kutup”

“Beni ne zaman aramayı düşünüyordun, ufaklık?”

Sinem, göz ucuyla Yusuf’a bakarken, tedirginlikle sordu.

“Kimseye bir şey söylemedin değil mi?”

“Hayır, yanındakinin kim olduğunu bildiğim için söylemedim.”

“Peki, o zaman söylememeye devam et. Ben akşam eve gelince sana her şeyi anlatacağım Kutup.”

“Duygularını, ve kendini korumayı unutma ufaklık! Ve sakın--”

“Peki, denerim. Ve asla senden bahsetmeyeceğim.”

Sinem, göz hapsinde olduğu Yusuf’a minik bir tebessüm yollarken, telefonu avucunun içinde sıkıp masaya geri döndü.
Yusuf, gördüklerini sormak için çıldırırken, cevapsız kalmaktan korktuğu için susmayı tercih etti.
Ve şimdi yeni Sinem, sahalardaydı.

“Yusuf, buraya neden geldin?”

Yusuf, ikinci defa aynı soruyla karşılaşınca, aynı cevabı vermeye yeniden yanlış anlaşılmaya hazır hissetmiyordu kendini.
Sessiz kalarak kahvesini yudumlarken, cevap bulmaya çalışıyordu kendine.

PALYAÇO -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin