🍂16~Sen, ben olmuşsun, Yusuf🍂

4.9K 443 21
                                    

Multimedya -Sinem

"Anlamadım Sinem, o gelemem dedi ve sende bir şey söylemeden tıpış tıpış tek başına gittin ha?"

Seda arkadaşının bu kadar çabuk pes etmesine şaşkın bir halde onu izliyordu.
Sinem, pes etmek nedir bilmez, istediği her şey için savaşan birisiyken, Aşkta mı yenilecekti ki?
Bunu çocuk duysa, inanmazdı.

Odasının içinde sağ sola dönerek arkadaşına kızarken, Sinem'in bu kadar sakin olmasına sinirlenmişti.
Aklında başka bir fikir olmadığını öne sürüyordu birde Sinem.

"Sinem, kalk git evine! Yarın için hazırlan. Bu düğün senin son şansın, güzel değerlendir."

Sinem, arkadaşının bu tepkilerini normal buluyordu. Çünkü Sinem gerçek bir savaşçıydı. Ve pes ettiğine inanmak, en büyük saflık olurdu.
Arkadaşının yanından ayrılmadan, içini ferahlatacak bir kaç kelime söyledi.

"Bundan sonra ki her gün, benim için yeni bir şans var. Emin ol hepsini teker teker değerlendireceğim Seda."

🍂🍂🍂

Seda'ya göre Sinem'in son şansı olan düğün günü gelmişken, Sinem için her şey yeni başlıyordu. Banyodan çıkıp odasına ilerlerken, Hamza merdivenlerden çıkmış ona sesleniyordu.

"Sineeeeem"

"Efendim Hamza?"

"Sen hala hazır değil misin? Babam seni soruyor."

Sinem ıslak saçlarını havluyla kurutmaya çalışırken, Hamza'ya cevap vererek odasına yöneldi.

"Siz gidin, ben tek geleceğim."

Sinem, odasının kapısını kapatacağı esnada Hamza başını uzatarak engel oldu.

"Sinem, arkadaşında gelecek mi seninle?"

Sinem, kahkaha atarken Hamza'nın omuzuna elini koydu.

"Sen kilo verince bir havalara girmişsin, Bay Ulusoy"

Hamza, içine çektiği nefesi dışarı verirken, Sinem'in verdiği olumlu cevapla onu bekleyenlerin yanına indi.
Sinem, Saks mavisi straplez, sırtı ve kolları gipür, diz üstü bir elbise giyip, ona uygun bir çanta ve topuklu ayakkabı giydi. Elbisesin belinden kalın pileleri vardı, üstelik bayağı boldu. Ve üzerinde şık duruyordu.

Saçlarını düzleştirip, makyaj yapmayarak parlatıcıyı yeterli buldu.
Aynanın karşısında kendine baktığında Kutup geldi aklına.

Kendini boya kutusuna çevirmene gerek yok, sen zaten güzelsin.

Bugün Kutup'tan aldığı tüm dersleri işleve koyacaktı. Evde kimsenin olmaması onun için en iyi olandı.
Aynaya baktığında, neredeyse iki yıl önceki Sinem'den eser yoktu.
Karakter ve fiziki olarak değişimlere uğramış, büyümüştü galiba.

Konumu, yaşı, karakteri her ne olursa olsun, bugün o düğüne gidecek ve Deli yürek'le karşı karşıya gelecekti.

🍂🍂🍂

Yaralar iyileşir, arkalarında izleri kalırmış. Ama Yusuf'un yarası ne kapanıyor, nede arkasında izi kalıyordu.
Her gün daha fazla kanıyor, her gün daha da can yakıcı hale geliyordu.
Okyanus'un ona söylediklerini düşünüyor, "Sabret, biraz daha bekle..." sözleri kulağında çınlıyordu.

Annesinin ısrarı üzere giydiği takım elbise, resmen ruhunu esir alınmış gibi hissettiriyordu Yusuf'a.
O rahat kıyafetlerin adamıydı.

İçinde öyle acıların yasını tutuyordu ki, ne düğünde oluşu ne tanıdık simalar onu etkilemiyor, muhabbet açmaya itmiyordu. İki kelamdan diğeri aynı mevzuya değiniyordu zaten.
Yeniden konuşmaya gerekte duymuyordu önemsiz ayrıntıları.

PALYAÇO -Tamamlandı-Onde as histórias ganham vida. Descobre agora