18. Bölüm

3.1K 317 52
                                    

''Tebrik ediyorum, tüm nefret dolu bakışlar sende.'' Melisa oturduğum banka otururken eğlenerek söylemişti bu cümlesini. Kitabımdan bakışımı kaldırıp etrafıma baktığımda insanlar bana bakıyordu. Çimende oturanlar, banklarda oturanlar, ağaç gölgesinde oturanlar ve daha bir çoğu bana nefretle bakıyordu. Sinsice sırıtarak hepsine baktım.

''Tek bir kişiye bezdirme yaptırmadın, kardeşliklerin namı çöktü.''Hira diğer yanıma oturdu. O da keyifliydi.

''Tek bir kişi o iğrenç bezdirmelere maruz kalmayacak. Kardeşlik değil işkence grupları.'' Kitabımı bırakıp arkama yaslandım. Bir hafta önce açılan okulun sorumluluğu bana yüklenmişti. Yarın ki büyük açılış kongresine kadar tek bir olay istenmiyordu. Bu işi yeni mezun olan bana kalmıştı.

''Cinayete kurban gidebilirsin.'' Melisa bacak bacak üstüne atıp gençlere elindeki limonatayı kaldırıp selam verdi. Sadece nefret bakışları geri aldı cevap olarak.

''Benimle oturuyorsun, seni seveceklerini sanmıyorum.''

''David senin abin ama herkes onu seviyor.'' Melisa homurdanarak David'i zorla sohbete dahil eden gençleri gösterdi.

''Onun adonisleri ve 1.95 boyu var... Birde siyah saçları, sakalı, mavi gözleri, takım elbisesi, inci gibi dişleri...''

''Tamam sus anladım.'' Melisa limonatayı tek dikişte içip yanındaki çöp kutusuna attı.

''Athan...''

''Hani!'' Hızla ayağa kalkıp etrafıma bakındım. Hira şaşkınca bana bakıyordu.

''Athan senin nişanlın ama onunda etrafında dolaşıyorlar diyecektim.'' Dediğinde sinirle geri oturdum.

''Neden? Neden diye sor? Dur sorma. Ben söyleyeyim, Athan bey alyansını takmıyormuş!''

''Athan'ı en sonunda gördün mü?'' Melisa sevinçle sorunca gözlerimi devirdim.

''Sen söyledin ya takmıyor diye!'' Saçını hafifçe çekiştirdim. Bir buçuk haftadır Athan'ı görmüyordum. Tamamen haberleri dedikodulardan alıyordum.Beni hiç mi görmek istemiyordu?

''Siz beş buçuk hafta sonra evleneceksiniz. Nasıl olacak?'' Hira ciddi bir ses tonuyla sorunca derin bir nefes aldım.

''Böyle bir durumda evlenemem ama... Ben onun yanında mutlu oluyorum. Beni anlıyor, kırmamak için her şeyi yapıyor... Daha bir sürü şey, şuan naz yapıyor. Benim yapmam gereken nazı o yapıyor ben çekiyorum...'' sağ tarafımdan gelen müzikle dönüp baktığımda Melisa telefonunu kulağıma dayamış müzik açmıştı. ''Napıyorsun?''

''Şu atmosfere Ebru Gündeş gider diye düşündüm.'' Telefonu çekip sırıttı. Ters bakışlarımdan şaka kaldıramayacağımı anlamıştı.

''Eva...'' Hira'ya döndüm. ''O naz yapmıyor kırgın. Gerçekten kırılmış. Sen ona karşı adım atmıyorsun.''

''Ona daha ne yapabilirim! Çiçek gönderdim odasına, istediği kitabın ilk baskısını buldum! Kitap 1671 yılında yazılıyor, onu görmeye gittiğimde kapıyı bile açmadı.'' Arkama yaslandım.

''Sana aldığı yüzüğü Aysha'ya vermişsin doğru mu?'' Hira'nın sorusuyla bakışlarımı kaçırdım.

''Tamamen siyasi çıkarlar için verdim ben o yüzüğü.''

''Siyaset?''

''Benden uzak şeytana yakın olsun.'' Dediğimde kızlar aynı anda güldü. Sırıttım. Doğrulardı bunlar.

''Açıklasana?'' Melisa heyecanla beni dürttü.

''Adam o yüzüğe her baktığında Athan ve beni hatırlayacak.'' Melisa aniden ıslık çaldığında ağzındaki elini çektim.

Eva; Geçmişten GelenWhere stories live. Discover now