42. Bölüm

605 88 5
                                    

Eva;

Koşarak odadan çıkarken aklımda tek bir düşünce vardı. ''Geç'' kalmıştım. Şalımın uçlarını arkadan bağlarken koşturuyordum. 

''Kahvaltı?'' duyduğum sesle durup geri gittim. Mutfağın kapısından sesin sahibine biricik eşim Athan'a baktım. Adanın önündeki bar taburesinde oturmuş kahvesini yudumluyordu. Kahvaltı dediği şey buydu. Benim içinde buydu ama vakit oldukça. 

''Bazılarımızın vakti olmuyor.'' derken şalımın yamuk olduğunu gördüm. Buzdolabından yansıyan görüntümden görmüştüm. Düzeltmeye çalışıyordum. 

''İzin günüm...'' mutluydu. Hemde çok... Acaba neden? Soruyu kendime sorunca sırıttım. 

''Kutlu olsun izin günün görüşürüz.'' hiç cevap beklemeden koşmaya başladım. Dersin ilk on dakikasına geç kalacaktım ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Sabah ezanından sonra uyuyakalmışım. Alarmı dört kez susturmuşum. Sevgili eşim ise koşuya gittiği için beni uyandırmamış. Döndüğünde uyuduğumu görünce sakince geç kaldın diyerek uyandırmıştı. Çıldırıyordum. Yapay zeka ile donatılmış evim, teknoloji öncüsü evim ama ilkel bir alarma yenilen ben. Evden çıkarken ayakkabılarımı bile giymemiştim. Ayakkabılarım elimdeydi lila renkli ponponlu terliklerim ile koşuyordum arabama doğru. 

-

Derslikten içeri girdiğimde dokuz dakika geç kalmıştım. Sınıf doluydu. Olması gerekenden fazla öğrenci vardı. Her dersimde durum buydu ama kimseyi dersten çıkmalarını istemiyordum. En önemlisi dünden bugüne çok mutluydum! İçimden dans etmek şarkı söylemek geliyordu. Dün Athan eve gelene kadar beş kez şükür namazı kılmıştım çünkü kafam şükretmezsem aksilik olacak diye korkuyordum. Sonrasında yemek hazırlarken şarkı söyleme ve dans etme isteğime engel olamamıştım. Athan'ın beni mutfağın kapısında izlediğini gördüğümde daha çok mutlu olmuştum. Mutluydum.

Amfiye çıkarken hala ayağımda ev terliklerim elimde ayakkabılarım vardı. Prensip olarak geceliklerle dışarı çıkmadığım için giyinmiştim. Öğrencilerin şaşkınlıkla ayaklarıma baktığımı görebiliyordum. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Uğultu sesi derslikte yankılanıyordu. Sessizlik sağlamak için elimdeki ayakkabılarımı sertçe masanın üzerine bıraktığımda tüm derslik sessizleşti. 

''Günaydın! Özür dilerim, biraz geç kaldım. Bazı teknik sebeplerden...'' derken tahtaya dönmüştüm. Bugün ki konuyu yazmak için ama tahtada yazan şeyle susmuştum. Üst kısma yazdığım Kuran ayetinin üzerini çizmişlerdi ve 'Or*spu' yazıyordu tahtanın ortasında. Bunu yazanı biliyordum. İki gündür durmadan mesaj atan kişiydi. Pier. Cevap vermiyordum, onu görmezden geliyordum. Bu yazının bunların üzerine gelmesi şaşırtmamıştı. Profesyoneldim ve Pier'in seviyesine asla inmeyecektim. Ders bitiminde gidip bu işe son noktayı koyacaktım. Silgiyi alıp tebeşiri silerken istemesem de Melisa'ya yazdırdığım Kuran ayetlerini siliyordum. Karalamıştı üstünü. Pier'in yaptığında adım gibi emindim. Tahtayı silip öğrencilere döndüm. 

''Biraz insan davranışları üzerine devam edelim...'' derken ayağımdaki terlikleri gizlemek için masanın arkasına geçtim. Öğrencilerin dikkatinin dağılmasını istemiyordum.

Ders bittiğinde birkaç  öğrencinin sorularını cevaplamak için sınıfta kalmıştım. Asistanlarımın ben öğrencilerin sorularını cevaplarken arkadan sıvıştığını görmüştüm. Beth ile Akemi'nin arkadaş olarak arasını yapmayacaktım. Akemi Beth'i kendisine benzetmek yerine Beth Akemi'yi kendine benzetiyordu. Bu sorun oluşturacaktı. 

''... Hocam bu arada tebrik ederiz otuz yaş altı ilham veren bilim insanları listesinde yer alıyormuşsunuz.'' diyen öğrencime bakışlarımı çevirdim. Bu kadar hızlı mı duyulmuştu? Gülümsedim. 

Eva; Geçmişten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin