27. Bölüm

2K 181 11
                                    


İyi Okumalar.

''Tıpkı kocanızın alanının en iyilerinden biri olması gibi.''dediğinde bakışlarım gözlerine takıldı. Çünkü son cümlesini İtalyanca söylemişti. Karşımda son derece özgüvenle oturan adam baktım. Bu özgüvenin sebebini öğrenmek istiyordum. Elimdeki kalemi sertçe masaya bırakıp arkama yaslandım. Kollarımı göğsümde birleştirdim.

''Bunlar göreceli kavramlar.'' Dediğimde şaşırma sırası ondaydı.

''İtalyanca biliyorsunuz demek.'' Derken öne doğru eğildi. Ellerini dizlerinin üzerinde birleştirdi.

''Dünya üzerinde tek siz mi bu dili konuşabiliyorsunuz?''

''Hayır, hayır... Sadece hiyerarşiyi biliyoruz. Bir kadının yükselmesi bazen zekaya bakmaz, siz de İngilizsiniz neden ikinci bir dil...''

''Haddinizi aşıyorsunuz. '' tekrar İngilizce konuştum. İnsanlar başarının kendilerinin elinde olduğunu asla anlamayacaktı. Özellikle kadınlar söz konusu olunca kafalarındaki tabuları, dinlere, kültürlere enfoze ederek o doğrultu da yaşıyorlar. Bu doğrulara inanacak aptaldan bol bir şey yoktu bu dünya üzerinde. Okumak, düşünmek zordu.

''Sizin gibi güzel bir karısı olduğu için doktor bey şanslıymış...'' doğrulup arkasına yaslandı. ''Babamı iyileştiremezse ben şanslı olacağım.'' Derken iğrenç bir şekilde sırıttı. Yüzümün gerildiğini hissettim. Çenem seğiriyordu. Kollarımı göğsümden çözüp öne eğildim.

''Eğer savaş istiyorsan yanlış yerdesin. Burada mafyacılık oynayanlara yer yok! Oynadığım mafyacılık değil diyorsan yasal yollar var...'' sözüm yarıda kaldı. Kapı hızla açılıp içeri dalan kişiye baktık. Nefes nefese bize bakan şaşkın gözlerle derin bir nefes aldım. Bay Leo önce hastaya sonra bana baktı.

''Özür dilerim hastan olduğunu bilmiyordum, hasta kabul etmediğini sanıyordum.'' Sorgularcasına uzun süre Bay Alfano'yu süzdü.

''Bir yanlış anlaşılma. Onu düzeltiyorduk şimdi.''

''Ah...'' zorla bakışlarını adamdan ayırıp bana baktı. ''Acil de ilginç bir vaka var.'' Derken bu yaşta ki bir adam için fazla heyecanlıydı.

''Geliyorum, Bay Leo.'' Yavaşça ayağa kalktım. Bay Leo kafasını tamam anlamında sallayıp odadan çıktı. Kapıyı açık bırakmıştı. Yavaşça kapıya ilerlerken tam Bay Alfano'nun oturduğu koltuğun yanında durdum.

''Belinizdeki silaha güveniyorsanız çok ama çok yanlış kişiye bu güveni gösteriyorsunuz, Bay Alfano.'' Ona son bir bakış atıp odadan çıktım. Heyecanla beni bekleyen hocamın yanına koştum. Yanına ulaşamadan o da koşar adımlarla yürüyordu. Vakayı merak etmiştim.

''Bay Leo sizi bu kadar heyecanlandıran vakayı merak ettim.'' Dedim. Bay Leo'ya yetişemiyordum. Spora yeniden başlamalıydım.

''Hem ilginç hem eğlenceli.'' Derken gülüyordu. Kötü haber olmamasına sevindim. Ben de sırıttım. Koşarak hastane kanadına ilerliyorduk. Bu telaşımıza öğrenciler şaşkınca kenara çekilerek karşılık veriyordu. O öğrenciler arasında iki kişi peşimize takıldı. Onlar benim asistanlarımdı. Bay Leo hepimizden önde olduğu için kartıyla hastane koridorunun kapısını açtı. Peşinden biz de onu takip ediyorduk. Acilin önüne gelince kalabağı yararak ilerledik. Dışarıda bekleyen kalabağın çoğu kızdı. Bu dikkatimi çekmişti. İçeri girdiğimizde manzarayla olduğum yer de donarak kaldım. Bay Leo buna mı eğlenceli demişti? Genç bir erkeğin ve genç bir kızın ellerini birbirini tutuyordu. Kazıkla!

Tahta kazık eski ayinlerde kullananlar gibi mükemmeldi. Bir müze de görmüştüm. Etrafında dört dönen doktorlara baktım.

''... O doktoru istemiyorum! Fazla yakışıklı sevgilimin eline dokunamaz.'' Kızın bağırması beni kendime getirmişti. Erkeklerden dahi sevgilisini kıskanıyordu.

Eva; Geçmişten GelenWhere stories live. Discover now